29 Temmuz 2008 Salı

Milliyetçilik

Milliyetçilik onların zannettiği gibi sadece demir dövme, poşu bağlama değildir.
Milliyetçilik, milletine kara sevda ile bağlanmaktır.
Milliyetçilik, binlerce yıllık mirası yüreklerde taşımaktır.
Milliyetçilik, yok olduğu sanılan bir coğrafyadan yeniden doğmaktır.
Ve ihtiyaç olduğunda da ölüm karşısında imtihan olmaktır.
Milliyetçilik, Orta Asya bozkırlarına kadar uzanan ulu bir çınardır,
Milliyetçilik, Mete'dir, Selçuk Bey'dir, Yavuz'dur, Atatürk'tür.
Sabırdır, çiledir, inançtır, çelikten bir yürektir.
Milliyetçilik, Ziya Gökalp'tir, Atsız'dır, Türkeş'tir.
Nene Hatun, Antepli Şahin, Sütçü İmam'dır,
Milliyetçilik, Köroğlu'dur, Pir Sultan'dır, Baki'dir.
Yesevi'dir, Yunus'tur, Hacı Bektaş'tır.
Milliyetçilik Malazgirt'tir, Mohaç'tır, Sakarya'dır,
Osman Beydir, Yıldırımdır, Fatih'tir.
Milliyetçilik, gurbetteki Çolpan'dır, Vahapzade'dir,
Milliyetçilik, semahtır, halaydır, horondur, bardır,
Zeybektir, Seymendir, Yiğit Dadaştır.

[Alıntı]

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Devlet Bahçeli'den Teröre Lanet

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İstanbul'da meydana gelen terör olayları hakkında yapmış oldukları yazılı basın açıklamasında şunlar ifade edildi.

İstanbul Güngören'de meydana gelen, 16 vatandaşımızın ölümü ve 150'nin üzerinde vatandaşımızın yaralanmasına neden olan kanlı terör saldırısı aziz milletimizi derinden üzmüş ve yaralamıştır.

Özellikle son haftalar içerisinde güvenlik güçlerimiz ve vatandaşlarımızın kaybı ile sonuçlanan terör eylemlerinde görülen artış, ülkemizin önümüzdeki süreçteki sorunlarının daha da artacağını işaret etmektedir.

Yaşamakta olduğumuz siyasal gelişmeler ile bunların neden olduğu güvensizlik ortamının terörden beslenen odakları harekete geçirebileceği, toplumda kaygı ve korku uyandırmak için uygun zemin arandığı anlaşılmaktadır.

Türk milletinin birliğine ve huzuruna yönelmiş olan terörle mücadele siyasal hesapların üstünde tutulması gereken milli görevdir. Bu konuda herkes sorumluluğunun bilinci içinde olmalı ve bunun gereklerini bütün icaplarıyla yerine getirmelidir.

Hükümet tedbirleri artırmalı, mücadele zafiyeti göstermeden terörün üzerine kararlılıkla gitmeli; siyaset kutuplaştırıcı ve gerginliği artıran beyan ve tahriklerden uzak durmalı; medya ise terörün amacına hizmet edecek yorum, haber ve görüntülerden mutlaka kaçınmalıdır.

Demokrasi dışı arayışların terör eylemlerinin yarattığı bunalım ve gerilimlerden beslendiği düşünülürse, siyaset kurumunu toplumu yatıştıran, birlik ve beraberliğe çağıran bir tutum izlemesi yaşadığımız bunalımın daha da derinleşmesini önleyecek en önemli görev olacaktır.

Yıllardır yaşadığımız tecrübelerin ışığında terörle bir sonuç alınmasının mümkün olmadığı bilinen bir gerçektir. Bu itibarla toplumda endişe uyandırmaya ve milletimizi öfkelendirmeye yönelik bu alçakça ve sinsi saldırıyı lanetliyorum.

Hükümeti bir önce aydınlanacak şekilde olayın üzerine kararlılıkla gitmeye ve tedbirler almaya çağırıyor, Cenab-ı Allah'tan son terör olaylarında şehit olan güvenlik güçlerimize, hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yaralılara acil şifalar ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

etikhaber.com

25 Temmuz 2008 Cuma

Vatan Evladına Son Nasihat; YA GAZİ OL YA ŞEHİT..!

Sonbaharın aysız gecelerinden biriydi. Bulutlar birbiri üzerine yığılmış, hava toprakla bu bulutlar arasında sıkışmış, ağırlaşmış göğüs darlığı çeken insanlar gibi sıcak dalgalarıyla teneffüsü boğucu bir tazyik altına almıştı. Karanlık o kadar yoğun idi ki sakin yıldızlı geceler bu korkunç karanlığa nispetle adeta gündüz sayılabilirdi. Yağmur bardaktan boşanırcasına dökülüyor, şimşekler, gökleri yere indirecek gibi yıkıyor, parçalıyor, güya cenge koşan askerleri top ve bomba bombardımanlarına alıştırmak istiyormuş gibi kulakların zarını patlatacak derecede kesilmeksizin devam ediyor, yıldırımlar birbirine rekabet edercesine zikzaklı ve ateşli hatlar çizerek tesadüf ettiği tabii ve sınaî her tabyayı tahrib ve ihrakta olanca şiddetiyle çalışıyordu.

Tabiatın kıyametten bir numûne olan bu dehşetli hengamesi arasında beşerin kudret ve azmine delil olacak bir askeri faaliyet, bütün intizamıyla, bütün sakinliği ve ihtişamıyla devam ediyor; harekâtına zerre kadar halel getirmeden bir dakikasını bile kaçırmıyordu. Bilecik İstasyonu’nda bir askerî tren harekete âmâde idi, lokomotif istim hazinelerinde fazla geleni keskin bir hışırtıyla semâya savuruyordu, otuz iki vagon birbirine yapışmış, şanlı yolcularını taklid edercesine dizilmişti.

İkinci kampana çalınmış olmalı ki vagonlara inen binen yok. Fakat askerî trenlerin ikinci kampanalarıyla üçüncü kampanaları arasında epeyce zaman geçtiğini biliriz. Sivil yolcu trenlerinin ân-ı hareketini ihtar eden kondüktörlerin “Tamam, tamam” nidaları askerî bir trenin harekete hazır olduğunu itham edemez. O sağdan saydıran, mevcudun adedini anlatan başka bir usule, başka bir ‘tamam’a tâbi olduğundan askerî memurlar bütün mevcudiyetleriyle çalışıyorlar, vazifelerini ikmâle uğraşıyorlardı. Trenin tam karşısında ve kapısı açık kırk beşlik bir vagonun hizasında bir karaltı vardı, oraya mıhlanmış duruyordu. Abdulkadir Kemal bu karaltının ne olduğunu anlamak istemişti, evvela nöbetçidir diye hükmetti. Hakikatte bu bir evlâd-ı vatan bekleyen şefkatli bir anneydi.

Yanına yaklaştığı vakit, vücudu manevi kederlerin büktüğü bellerin rükû şeklini andırır bir şekilde biraz önüne doğru eğilmişti. Elinde bir değnekcik sırtında bağlı bir torba vardı. Karaltı, kendisinin sessiz lisanına ve inleyen kalbine tercüman olan mukaddes bir maksadla canlı bir abide gibi orada kakılmış kalmış bir Türk anasıydı. Yıldırımların salıverdiği kuvvetli projektörlerin aydınlığı sararmış, çizgili çehresini gösterdi. Başındaki örtü ıslanmış, çenesine, şakaklarına akçıl saçlarına yapışmıştı. Şimşek çaktığı her kısa zaman aralığında gözleri vagona yöneliyordu.

Abdulkadir yaklaştı:

- Valide burada ne duruyorsun? Sualiyle aşağıdaki konuşma başladı:

- Şimendiferde asker oğlum var; onu geçirmeye, selametlemeye geldim.

- Oğlun kimdir, nerelidir?

- Söğüt’ün Akgünlü köyünden, Osmancığın ana yatağından Mahmud oğlu Hüseyin...

- Çağırayım mı, görmek istiyor musun?

- Ona bir sözüm var, söyleyecektim. Zahmet olmazsa, sana duâ ederim.

Abdulkadir vagona koştu. Bir künye okudu. Mahmud oğlu Hüseyin, Söğüt. Bir ses:

- Efendim. Benim Mahmud oğlu Hüseyin, Söğüt. Akgünlü’den.

- Gel oğlum, seni anan görmek istiyor.

Delikanlı vagondan atladı. Şimşeğin ışığı altında seçilebilen levendine bir vücud, filiz gibi bir boy, Hüseyin Polat, müheykel gibi hazır ol vaziyetinde sağ el selam ve ihtiram mevkiinde Abdulkadir’in karşısında emre âmâde idi. Beraberce yürüdüler. Muhterem validenin karşısında durdular. Hüseyin anasının elini öptü. Zavallı valide ciğerparesini bir daha kokladı. Dedi ki:

- Hüseyin... Dayın Şıbka’da, baban Dömeke’de ağaların da sekiz ay evvel Çanakkale’de yatıyorlar. Bak son yongam sensin! Minareden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri körlenecekse, sütlerim haram olsun, öl de köye dönme. Yolun Şibka’ya uğrarsa dayının ruhuna Fatiha okumayı unutma! Haydi oğul, Allah yolunu açık etsin.” dedi.

Hüseyin bu sözleri kalbinin en derin ahd ve vefa yerine gömdüğünü îma eden bir saygı ile dinlemişti. Anasını ve Abdulkadir’i selamladı, gitti. Abdulkadir, bu büyük ruhlu kadınla yalnız kalmıştı, sordu:

- Valide demek ki sizin soyun erkekleri hep şehit oldular öyle mi?

- Yalnız bizim soy değil, oğul. Elli yıldır köylü, mezarlığa delikanlı gömemedi. Din dursun da; ko biz hep ölelim.

- Şimdi köyünüzde hiç erkek yok mu?

- Köyümüz bütün erkek dolu.

Bizi beğenemediniz mi, hiçbir işimiz geri kalmadı. Evvelden nasılsak yine öyleyiz, bağrımıza kara taş bağladık düşman mahvoluncaya kadar dayanacağız. Yaradanım bana o günü göstermeden canımı almasın dedi. Abdulkadir bu ulu validenin karşısında donmuş kalmıştı. Dayanamadı, gözlerinden iki iftihar damlası salıverdi ve bir îman ve kanaatle şu sözleri söyleyerek ayrıldı:
Milleti doğuran da ana, yaşatan da. Türk anası hâlâ oradaydı, trenin hareketini bekliyordu.

Harp Mecmuası Sayı: 17, s. 267, 269

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Ülkü, Ülkücü, Ülkücülük, Ülkücü Hareket

Ulkudasim.net sitesinden çok güzel bir alıntı. Böylesi güzel bir yazıyı muhakkak okuyun gönüldaşlar!

ÜLKÜ,İnsanların yönünü tayin etmesini sağlayan bir kavuzdur.
ÜLKÜ,İnsanın kendi milleti için yada bütün insanlık için ulaşmasını arzu ettiği son ve kutsal bir hedeftir.
ÜLKÜ,idealizmdir.
ÜLKÜ,Türklüğün kutlu yoludur.
ÜLKÜCÜ,”Ben” değil,”Biz” diyebilendir.
ÜLKÜCÜ,Azimli,iradeli,hedefi belli,sabırlı ve tahammülü son raddeye kadar kullanmayı bilen,disiplinli,fedakar,faziletli,dürüst, bilgili,çalışkan ve donanımlı olan insan demektir.
ÜLKÜCÜ,Allah’ın (C.C) adını yaymayı ve Allah’ın (C.C) iradesi yönünde,insanlara saadet kapılarını açan bir nizam verme vaadinde olan ve hedefi Allah(C.C) Rızası olandır.
ÜLKÜCÜ,Kulağı Ezan sesinde ,alnı secdede,hedefi başbuğunun gösterdiği hedefte,kalbi liderinin yanında ve emrinde olandır.
ÜLKÜCÜ,yeni bir medeniyetin başlatıcısı,sahibi ve sembolü olandır.
ÜLKÜCÜ,Mevki,şan,şöhret veya macera için yola çıkmış bir insan değil,Milli değerleri korumayı vazife bilmiş ve “Yaradanı severiz Yaradandan ötürü” düsturunu benimsemiş alan bir insandır.
ÜLKÜCÜ,kötülüğü gören,eliyle önlemeye çalışandır.gücü yetmiyorsa diliyle mani olan,o da olmuyorsa kalbiyle buğz edendir.
ÜLKÜCÜ,inancını bilen,yaşayan ve yaşatandır.
ÜLKÜCÜ,Alptir,Erendir ve Alperendir.Alp’tir, çünkü,Türk kahramanlığını iyi bilendir.Erendir,çünkü inançlıdır ve İslam’a olan bağlılığı tamdır.Alp ve Eren yani Alperendir
ÜLKÜCÜ,Hz.Muhammed (S.A.V)’i ve onun yolunda yürüyen “Altın Kadro”yu kendine örnek alandır.
ÜLKÜCÜ,Bedeni Türklük,Ruhu İslamiyet olan dava adamıdır..
ÜLKÜCÜ,Uğruna canını vatanı için verebilendir.
ÜLKÜCÜ,Türk Milletini en kısa zamanda muhtaç olduğu çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmaya çalışandır.
ÜLKÜCÜ,Türklüğü yüceltmek ve güçlü kılmak için çalışandır.
ÜLKÜCÜ,Aleme Nizam verme Ülküsü için mücadele verendir.
ÜLKÜCÜ,İlay-ı Kelimetullahı ve Ferdi anlamda Allah (C.C) Rızasını kazanmayı kendine hedef seçmiş dava adamıdır..
ÜLKÜCÜ,Türk – İslam medeniyetini altın ufuklara doğru yüceltme,çağın ve gelecek çağların sırtına mührü vurmaya yemin edendir.
ÜLKÜCÜ,Güçlü Türkiye’yi kurma,Türk birliği,Turan’a ulaşmayı kendine ilke edinendir.
ÜLKÜCÜ,Oğuz hanları,Çiçileri,İşparaları,Bumin Kağanları,AlperTungaları,Kültiginleri,,Bilge Kağanları, Saltuk Buğra Hanları Alparslanları,Selçuk beyleri,Ahmet Yesevileri,Hacı Bektaşı Velileri,Fatihleri,Yavuzları,Atatürkleri,Türkeşleri seven ve yolundan gidendir.
ÜLKÜCÜ,Ne Mutlu Türküm Diyene! diyebilendir.
ÜLKÜCÜ, Engin sabırlı, ve üzerine aldığı her işi en iyi biçimde yapandır.
ÜLKÜCÜ, Açık yürekli, içi-dışı bir; içten pazarlıksız; samimi ve güvenilir insandır.
ÜLKÜCÜ, Hiçbir işi oluruna bırakmayan, olacakları önceden görüp tedbirini ona göre alan, eski tedbirlerle teşebbüse geçmeyen, yapacağı işleri inceden inceye düşünen ve kendisini de buna hazırlayandır.
ÜLKÜCÜ, Dürüst ve çalışkan , paranın pulun, makam ve mevkiin, şöhret ve saltanatın...tesirinde kalmayan, sakin ve dikkatli , laubalilikle samimiyet arasındaki farkı yüreği ve beyniyle ayırabilen insandır.
ÜLKÜCÜ, Saf, temiz, güler yüzlü, temkinli, dirayetli, liyakatli, feragatli, gözü kara, namuslu, yardımsever ve açık sözlü biridir.
ÜLKÜCÜ, Olgun, sorumluluk sahibi, kendisinden emin, yerli-yersiz konuşmayan, boş işlerle uğraşmayan; ilkeli, geniş bilgili ve ilgili bir insandır.
ÜLKÜCÜ, Temiz fikirli, iyi niyetli, içi kadar dışı -dışı kadar içi temiz ve bakımlı, giyim ve kuşamına son derece dikkat eden biridir.
ÜLKÜCÜ, Yalanla tanışıklığı olmayan, gururlu olmadan vakurlu olmayı, zillete düşmeden mütevazı olmayı başarabilen, dostluğun , vefanın ve cesaretin timsali bir insandır..
ÜLKÜCÜ, Yardımsever, dürüst, açık sözlü, keskin zekalı, mantığı sağlam vicdanı temiz biridir.
ÜLKÜCÜ, Sakin tavırlı, tutarlı, nerede nasıl konuşacağını ve davranacağını bilen, özü sözü bir kahraman ruhlu bir insandır.
ÜLKÜCÜ, Sıcak, canlı, ağır başlı, güler yüzlü, düzenli, edepli, terbiyeli, uyumlu, palanlı, vefalı, saygılı, . beyefendi, kibar, nazik, arkadaş canlısı, karşılıksız seven ve paylaşabilen, insan gibi insandır.
ÜLKÜCÜ, Anlamayı, dinlemeyi, konuşmayı, ve insana saygıyı iyi bilen, ciddi kişilik sahibidir.
ÜLKÜCÜ, Vatanını, milletini, din ve devletini canından çok seven ve tarih şuuruna sahip, geleceğe vakıf, bildiğinden şaşmayan, başkalarının değil; kendi doğrularına göre hareket eden bir insandır.
ÜLKÜCÜ, Kendine ve ”benim” dediklerine yapılmasını istemediği bir şeyi, hiçbir insana(ve hatta hiçbir canlıya)yapmayan bir insandır.
ÜLKÜCÜ, Türklük gurur ve şuuru ile İslâm ahlâk ve faziletini kendisine hayat felsefesi edinen insandır.
ÜLKÜCÜ, katıksız bir Türk Milliyetçisi, İslâm'ın emir ve yasaklarını hayat tarzı haline getirmiş örnek bir insandır.
ÜLKÜCÜ, Allah için seven, Allah için buğz eden, Allah için savaşan, Allah'ın rızasına koşan alp erendir.
ÜLKÜCÜ, Yaptığı her işte Allah rızâsını gözeten bir iman âbidesidir.
ÜLKÜCÜ, Dünyanın neresinde bir Türk yaşarsa onun derdiyle dertlenip, sevinciyle sevinen insandır.
ÜLKÜCÜ, "Büyük Turan" idealine inanan, uluslararası ilişkilerini bu ülkü doğrultusunda düzenleyen insandır.
ÜLKÜCÜ, Devletine ölümüne bağlı, ancak hayat felsefesini yansıtmayan düzene karşı bir insandır.
ÜLKÜCÜ, Haksızlığa, uğursuzluğa ve zulme boyun eğmeyen insandır. Zalimleri düşmanı, mazlumların dostudur.
ÜLKÜCÜ, Boyun eğmeyi zûl sayan, dik durmayı hayat felsefesi haline getiren insandır.
ÜLKÜCÜ, Günlük siyasetin içinde boğulmayan, gelecek yıllara yön verebilecek stratejik akla sahip insandır.
ÜLKÜCÜ, Ülküdaşı için ölümü göze alan, ahde vefayı hayat tarzı haline getiren insandır.
ÜLKÜCÜ, "Sen ben yok, biz varız" düsturuyla hareket eden, fitne, fesat ve hizipçilikten uzak duran insandır.
ÜLKÜCÜ, Korkaklardan ve korkaklığın her türlüsünden uzak duran cesur insandır.
ÜLKÜCÜ, Nemelâzımcı değildir, vatanının, milletinin ve devletinin her türlü meselesini kendi meselesi sayar.
ÜLKÜCÜ, Mesleğinde en iyisi olmayı hedefleyen, ancak makam sahibi olduğu zaman milletini ezmeyen insandır.
ÜLKÜCÜ, Anne, baba ve aile büyüklerine saygılı, her fırsatta onların gönlünü alan, hizmetine koşan insandır.
ÜLKÜCÜ, Eşini Cenab-ı Allah'ın bir emaneti olarak gören, sâdık bir eş, müşfik bir aile reisi ve annedir.
ÜLKÜCÜ, Çocuklarına en iyi sahip çıkan, onları hayırlı evlatlar olarak Türk Milletinin hizmetine sunan kişidir.
ÜLKÜCÜ, Öğrenmekten bıkmayan, öğrenmek için sürekli okuyan, araştıran kişidir.
ÜLKÜCÜ, Zamanın kavramlarına ideolojisine uygun yaklaşımlar gösterebilen, ürettiği proje ve yaklaşımlarını ülküdaşlarıyla paylaşarak stratejik akıl oluşturan kişidir.
ÜLKÜCÜ, Gündemin gerisinde kalmak yerine, gündem oluşturabilen kişidir.
ÜLKÜCÜ,Daima gerçekçidir ve maceradan uzak durandır.
ÜLKÜCÜ,Örnek kişiliği ile insanlara örnek olan, onlara doğru liderlik yapabilen bir kişidir.
ÜLKÜCÜ,Türk adı taşıyan herkesi ilgi dairesinde tutandır.
ÜLKÜCÜ, Türk milletini en kısa yoldan en kısa zamanda modern uygarlığın en üst seviyesine çıkarmayı hedefleyen; mutlu, müreffeh hale getirme; bağımsız, özgür, kendi haklarına sahip bir hayata kavuşturma hedefinde olandır.
ÜLKÜCÜ,katıksız Türk Milliyetçisidir
ÜLKÜCÜ,Milliyetçi Hareket Partisine gönül vermiş ve bunun dışında siyasi bir arayı içinde olmayan ve başka siyasi çatılarda bu davanın yapılamayacağına inan ve uygulayandır.
ÜLKÜCÜ,Peygamber efendimizde anlamını bulan sıfatla ”MAHMUD-ÜL EMİN” dir.Yani kendisinden emin olunan insandır.
ÜLKÜCÜLÜK,ALLAH’ a (CC),RESUL’ lüne (S.A.V) ve MİLLET’ ine hizmet etmektir.
ÜLKÜCÜLÜK,İnsan şahsiyetinde yüce bir çizgidir.
ÜLKÜCÜLÜK,Öze dönüş,yani kendine dönüştür.
ÜLKÜCÜLÜK,Milli şuurun şahlanışı ve silkinişidir.
ÜLKÜCÜLÜK,Türk’e ve Türklüğe bağlanış ve Türklüğü yüceltmektir..
ÜLKÜCÜLÜK,Türk Milletini çağlar üstünden çağdaş medeniyetin en ön safına geçirme mücadelesidir.
ÜLKÜCÜLÜK,Türklüğün bağımsız ve hür olmasını istemek ve bu uğurda mücadele vermektir.
ÜLKÜCÜLÜK,Türk Milletinin kendi ayakları üzerinde durması için çalışmak ve bağımsızlığını asla tehlikeye düşürmeden,riske girmeden maceraya sürüklemeden yaşamasını temin etmesi için çalışmak ve mücadele vermektir.
ÜLKÜCÜLÜK,İlah-i Kelimetullah yolunda Cihana öncü bir Türkiye oluşturma sevdasının adıdır.
ÜLKÜCÜLÜK,sarsılmaz bir inman ile aşkl ve sevgi gücünün yardımıyla,doymaz bir hırs ve tamahla geçici dünya zevk ve nimetlerine dört elle sarılan nefsin,irsek ve arzularını kırarak,sonsuz ve mutlak olan tek Allah (C.C)’a şuurlu bir yöneliş iradesinin adıdır.
ÜLKÜCÜLÜK,Türk Milliyetçiliğinin özel adıdır.
ÜLKÜCÜLÜK, Secdedir.
ÜLKÜCÜLÜK, Ruküdür.
ÜLKÜCÜLÜK, Kırattır.
ÜLKÜCÜLÜK, Kıyamdır.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Lider,Doktrin ve Teşkilat görüşüne bağlı,Milliyetçiliğin doğası gereği demokrasiye ve Hukukun üstünlüğüne inanan ve insan haklarını savunan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Ülkücü Dünya görüşüne bağlı olanların teşekkül ettiği bir münevver hareketidir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,TÜRK-İSLAM Ülküsünü misyon edinmiş,İSLAM hayat nizamıdır diyen,hedefi takvada üstünlük sağlamayı hedef seçen ,HAKK’ın mücadelesini veren bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET, Devlet-i Ebed Müddet diyen harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,devletimizin,dinimizin ve milletimiz için var olan ve bu değerler için mücadele veren,TÜRK Milletinin insanlık aleminin en şerefli milleti olduğuna inanan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,TÜRK Birliği ve Turan’ı hedef edinmiş bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Türkiye’nin meseleleri hakkında tezleri ve görüşleri olan aksiyoner bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,TÜRK Milliyetçilerinin fikrini en tutarlı biçimde izah edebilmiş olan yegane kitle hareketidir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,asgari hedefleri TÜRK Milletinin güçlü olması,azami hedefleri Nizam-ı Alem ve İlay-I Kelimetullah olan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,TÜRKlük gurur şuuru ve İSLAM ahlak ve faziletiyle yaşayanların oluşturduğu bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET, TÜRK ırkı üstün ırktır diyen bir hareket değil,üstünlüğün takvada olduğuna inanan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,TÜRK Milletinin İSLAM olmasından memnun olan,İSLAM'a hizmet etmesi gerektiğine inanan ve ettiğine de inanan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,İSLAM ülkelerine karşı kin güden bir hareket değildir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Arap düşmanı değildir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,”Kanımız Aksada zafer İSLAM’ın “,”Ya ALLAH,Bismillah,ALLAH’ü Ekber”,”Tanrı dağı Kadar TÜRK,Hira dağı Kadar Müslüman”ım diyenlerin Hareketidir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Temel Metodu”Tedricen Tekamül” olan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Başörtüsüne Türban ve bez parçası diyen değil,ALLAH(C.C)’ın emridir diyen bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Kuran ve Peygamber dışında herşeyi tartışabilecek bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Milliyetçilik anlayışı Hoca Ahmed Yesevi’lerden,Hacı Bektaşi Veli’lerden,Yunus Emre’lerden,mevlana’dan süzüp gelen,insan sevgisini,insan muhabbetini,insan yüceliğini(Eşref-i Mahlukat) esas alan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Referansları KUR’AN, SÜNNET ve TÜRK Töresi olan bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,Bizlerin iman sahibi olmasını sağlamış bir harekettir.
ÜLKÜCÜ HAREKET,ALLAH(C.C)’ı Rab ve HZ.MUHAMMED (S.A.V)’i elçisi kabul eden gayesi insan sevgisine ve ALLAH(C.C) rızasını kazanmaya dayanan bir harekettir.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Sen şehid oldun Mehmedim!..Onlar geberecekler!!!

Mehmedim!

Biz seni asker ocağına ellerini kınalayıp yolladık Mehmedim…Biz seni ana kucağından baba ocağından, yarin hilal kaşından vatan toprağı daha azizdir deyip yolcu ettik Mehmedim!!!...Vatan aşkıyla pırıl pırıldı gözlerin geride bıraktıklarına el sallarken…Hiç sikayetin ve tereddütün yoktu peygamber ocağına giderken…

Bu önümde bayrak kefenli sen misin Mehmedim.Bu bayrağı başına çekip, silahını hala bırakmadan yatan sen misin?_

En büyük üzüntüm senin arkandan yada içinden kahpece vurulmandır Mehmedim…Zaten biz seni kurbanlık kuzu gibi kınalamıştık giderken…Vatan için ölmek de vardı kalmakta…

Sen sınır boylarında ve dağlarda olacak düşmanı toprağa koymayacaktın Mehmedim…

Nereden bilirdin ki düşmanın alçağı senin koruduğun toprakların içindeymiş hatta kocası dağda seni vurmak için çabalarken o devletinin kalbinde sözde vekilmiş!!!...Bu al bayrağa sarılıp yatan sen misin Mehmedim?...Korkumdan açıp bakamıyorum,utancımızdan eğilip bakamıyoruz.Ya gözlerin açıksa Mehmedim?...Sen soğukta kar kış demeden çatışırken ‘’Her şey Türkiye için’’…’’Beraber yürüdük biz bu yollarda’’…diyenler …oğullarını askerden kaçırıp gemilerde yatlarda çiftliklerde besliyorlar…buda yetmezmiş gibi sana yan gelip yatıyor diyor, Yirmi üç yıldan beri ; binlerce Mehmedimin ve kundaktaki bebeğinin katili olan kansızı besliyor,İmralıya neredeyse tatil köyü kuruyor,onada ‘sayın’ diye hitap ediyorlar…Ah Mehmedim gözlerin açık gittin can askerim…

Ya kalkıp dersen ki ; hani düşman dışarıdaydı, hani hain dağdaydı? ‘’Hani sınır boylarında dolaşacak düşmanı içeri sokmayacaktım…Hani dağlarıma yollarıma hakim olacak haini dağda çaresiz bırakacaktım? Peki beni vuran kim? Göksümdeki bu kahpe kurşun kimlerin parasıyla alındı? Beni vuran kalleş, benim canımı feda ettiğim topraklarda rahatça yiyor içiyor.Emri veren kalleş bir adada yan gelip şerefsizce yatıyor,besleniyor.Bu ada çok mu uzak? Türk devletinin gücü ancak bu kadarına mı yetiyor?_

Sana ne cevap veririm Mehmedim!...Sana ne derim…
Bak üstünde ay-yıldızlı bayrağın var…Kaç insana nasip olur böyle şanlı kefen?..Gideceğin yer bellidir gözlerin açık gitme…
Ama ya geride kalıp seni severken sana doyamayıp gidişini seyredenler? Ya da hiç gidişini umursamayanlar bile bir parça vicdan sahibiyseler,ölmelerine gerek yok…Her gece rüyalarında cehennemdeler…
Sana kurşun sıkan hain ve onu besleyen pislikler er yada geç pislik gibi ya ölecek ya ölecekler!!!

‘’Sen şehid oldun Mehmedim!..Onlar geberecekler!!!’’

(Can Karakulak)

20 Temmuz 2008 Pazar

Ozan Arif - Kör müsün?

Değerli ozanımız Ozan Arif'in bu şahane eserini tüm gönüldaşlarımıza tavsiye ederiz. (Site üzerinde dinlemek için yürütme düğmesine basınız)

boomp3.com

KÖRMÜSÜN

Ey Türkoğlu... Kendine gel kendine!
Devletini deliyorlar kör müsün?
Düşmeyelim şu Batı`nın fendine
Kırk elekten eliyorlar, kör müsün?

Batı hep böyledir, borç verir önden,
Vatan ister vatan, yurt ister senden.
İktisadî yönden, coğrafi yönden,
Kuşatmaya alıyorlar, kör müsün?


`Türkiye, Türklerden nasıl alınır?`
Hesabı yapanla dost mu olunur?
Hangi dağda hangi maden bulunur,
Bizden iyi biliyorlar, kör müsün?

Batılı diyor ki `şu kanun gerek`,
Biz de sanıyoruz bal ile börek.
`İnsan hakkı`, `demokrasi` diyerek,
Ne hainler buluyorlar, kör müsün?

Hain çünkü; bunlar almış doları,
Alınca Batı`ya vermiş yuları;
Bunlar şu AB`nin kadim kulları!
AB diye meliyorlar, kör müsün?

Bazınız belki der; `kim bunlar, nerde?`
Nerde deme nerde, bunlar her yerde;
Şehirde, kazada, hatta köylerde,
Akılları çeliyorlar, kör müsün?

Bunların içinde kim yok ki, oof, of!.
Kimisi medyatör, kimisi prof.
Seçtiklerin bile kof çıktılar kof,
Aynı telden çalıyorlar, kör müsün?

Son seçimde vebal attın boynundan,
Müslüman seçmiştin, emindin bundan!.
Bunun bile haç çıkıyor koynundan,
Frenk k..ı yalıyorlar, kör müsün?

İşte bu AB`ci aydın(!) zevatlar;
AB`yi överken göbeği çatlar!..
Pamuklar, yamuklar, bazı g...tlar,
Ermenici oluyorlar, kör müsün?

AB için her bağımız hiç artık,
Kan bağıymış, dil bağıymış geç artık,
Türkiye`de Türküm demek güç artık,
Türk adını siliyorlar, kör müsün?

AB ne yapıyor, bak vurup vurup?..
Mozaik diyorlar mermeri kırıp!..
Kürt`ü Türk`ten, Türk`ü Kürt`ten ayırıp,
Dilim dilim diliyorlar, kör müsün?..

Sonra Kürt`ün çocuğunu kandırıp,
`Hasan Sabbah` gibi tam inandırıp,
Büyütüp besleyip, silahlandırıp,
Üstümüze salıyorlar, kör müsün?

Bırak be milletim, gafleti bırak!
Aç gözünü artık, şu piçlere bak!
Vatanında bayrağını yırtarak,
Ay-Yıldız`ı yoluyorlar, kör müsün?

Açık artık felakete gittiğin,
Günden güne tükendiğin, bittiğin!
Davul zurna ile asker ettiğin,
Evlatların ölüyorlar, kör müsün?

Kör müsün diyorum, hiç kızma, affet;
Zıvanadan çıktım, nedir bu gaflet?
Savaş var karşında devlet yok devlet,
Sinsî sinsî geliyorlar, kör müsün?

Bakın `yankiler`le verip el ele,
Çakalken it oldu iki hergele!..
Talabani bile, Barzani bile,
Paçamıza dalıyorlar, kör müsün?

Zaten PKK`yı kuran da Batı,
Kurup arkasında duran da Batı,
Bizi sırtımızdan vuran da Batı!..
Ensemizde soluyorlar, kör müsün?

Bitsin artık `dostuz, mostuz` mavalı,
Gördük işte en dost olan düveli!
Başımıza kim geçirdi çuvalı?!..
Bir de kıs kıs gülüyorlar, kör müsün?

Vaşington, Brüksel, Strazburg, Roma,
Arif, bunlar dost mu olur adama?
Felaket tellalı değilim ama,
Türkiye`yi bölüyorlar, kör müsün?!..

18 Temmuz 2008 Cuma

ABD ve AB'nin Cicisi mi?

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat "AKP cici parti niye kapatılsın" demiş! Hiç "cici" tanımını bilmesek, Dengir'in bu sözüne nerdeyse içimiz ısınacak!

Türk milletine korkuluk olan, ABD, AB, Barzani, Talabani gibi güçlere "cici" olan AKP'nin bu şekilde millete sunulması bile traji-komik bir durumdur.

Ciciymiş! Neresi cici yada kim adına cicisiniz Dengir Mir Mehmet Fırat?

Cicinin birde birçok kelime manası var? AKP hangi manada cici, onu da tam izah etseydin,herşey daha net olurdu Sayın Dengir?

AKP'nin Türkiye adına iyi, hoş, güzel manada cici şeklinde anılmasına itirazım var ama bu millet gerçekleri görüp, AKP'den sandıkta hesap soracaksa, AKP'nin kapatılmasına bende karşıyım.

Yetimlerin, öksüzlerin ahı AKP'yi sandıkta felç etmelidir. En büyük arzum bu şekildedir. Hukuka saygı çerçevesinde, AKP hakkında çıkacak olan karara herkes saygı duymalıdır. Fakat millet kendi yetimlerinin, öksüzlerinin hakkını bunlardan teker teker sormalı ki, Türk siyasi hayatında ibretlik manzara oluşmalıdır.

Türk milletinin kimliğimle alay edenler, dinini sömürüp, Batı'nın kanlı ve sinsi emellerine hizmet edenler, milletin malını peşkeş çekip, yağmalayanlar millet iradesinden ders almalıdır.

Dengir Mir Mehmet Fırat'ın "cici partisi AKP" hukuka hesap verdiği gibi, millete de hesap vermelidir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bu kadar aciz, basiretsiz, devletin tüm kurumlarını bu kadar yıpratan başka bir iktidar görünmemiştir.

ABD ve AB'nin "cici partisi AKP" Türkiye için altı yıl külfet olmuştur. Ciciliğini Türk milleti dışında herkese göstermiştir.

Makyajını çok güzel yapıp, halkın duygu ve düşüncelerini hortum gibi sömürerek adeta siyasi kene gibi Türk milletinin iradesine yapışan AKP'nin ciciliği hiçbir zaman Türk milleti adına olmadığı şimdi daha da iyi anlaşılmıştır.

Yağmur yağmış, kaos ve kriz fırtınası çıkmış AKP'nin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır.

Halka bu kadar hakaret eden, halkın malını yağmalayan ve halka her manada zulüm eden AKP cici partiyse, korku imparatorluğu kuran bu AKP kim?

AKP milletvekilleri, geçtiğimiz gün gerçekleşen grup toplantılarında yakalarına "Bırakın da çalışalım" yazılı rozetler takarak katılmışlar.

Bu haberi okuduğum haber sitesi altına da bir okuyucu "Ne de olsa memleketin satılmamış üç beş tane ekonomik değeri vardır. Onları satsınlar. Memleketin topraklarını yabancılara pazarlasınlar, ülkemizin sularını AB'ye peşkeş çeksinler, Kıbrıs'ı Rumlara, Kerkük'ü Barzani'ye versinler. İran'ı vurmak için ABD ile işbirliği yapsınlar. Yurt dışı gezilerinde sürekli ülkeyi başkalarına şikâyet etsinler. Tabi bu arada bir kaç gemi, villa, ihale yapsınlar. Ağzımızdan din eksik olmasın, ama öncelikle Akdamar'a kilise Hatay'a Sinagog yapsınlar. Bırakalım da adamlar işlerini yapsınlar. Bizimkiler de bunlara dindar diye oy versinler." Şeklinde yorum yapmış!

Dengir Mir Mehmet Fırat'ın "cici partisi AKP" şuurlu bir şekilde, toplumda yer edinen insanlar nazarında, böyle bir etiketi vardır.

Ne kadar cilalansa, ne kadar makyaj yapılsa da AKP'nin bu etiketten sıyrılması mümkün değildir. Bu etiket, AKP'yi siyasi ömrünün sonuna kadar takip edecektir.

AKP o kadar cici parti konumundadır ki, adeta Türkiye'nin her yanına "Dikkat AKP var" diye levha asılacak durumuna gelinmiştir.

Türkiye, AKP'nin kapatma davasının sonucu ile normalleşmelidir. Bu şekilde geçen her saniye, Türk milletine vurulmuş darbe olmaktadır. AKP kapatılmasa da, millet iradesi "ciciliğin" tarifini AKP'nin anlayacağı dilden göstermelidir.

"Ben milletin savcısıyım" diyen Recep Tayyip Erdoğan'a, gerçek savcılığın Türk milletinin menfaatlerinden yana olmak olduğunu, bu millet göstermelidir.

Recep Tayyip Erdoğan, bir an önce ABD, AB adına yaptığı avukatlığı ve milletin gerçek meseleleri karşısında AKP savcılığı yapmayı bırakmalıdır.

AKP, ne zaman Türk milletinin haklarını savunmaya başlarsa, işte o gün cici olabilir! Fakat bu mümkün mü Sayın Dengir?

Kuruluş felsefeniz, kadronuzun yapısı ve zihniyeti buna müsaade eder mi? ABD ve AB'nin cicisi olmak size daha çok yakışıyor bizce Duruşunuzu hiç bozmayın! Durmak yok, yola devam!

Yıldıray ÇİÇEK/Ortadoğu

15 Temmuz 2008 Salı

MUSTAFA YILDIZDOĞAN KONSER PROGRAMI

Bilecik-Bozüyük
19.07.2008 - Cumartesi

Eskisehir-Kirka
20.07.2008 - Pazar

Konya-Bozkir-Hamzalar
26.07.2008 - Cumartesi

Burdur-Çaldir-Sögüt
26.07.2008 - Cumartesi

Konya-Bozkir-Hisarlik
27.07.2008 - Pazar

Mersin-Kargipinari
15.08.2008 - Cuma

Mersin-Ayvagedigi
16.08.2008 - Cumartesi

SANATCIMIZIN KONSER TARİHLERİ YUKARIDA BELİRTİLDİĞİ GİBİDİR.
AYRINTILI BİLGİ www.yildizdogan.com adresinde bulunabilir.

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Dünyaya Vurulması Gereken Mühür!!!‏




Millet Partisi kurucusu rahmetli Osman BÖLÜKBAŞI(Ankara MHP milletvekilimiz Deniz Bölükbaşı'nın babası) ile MERHUM BAŞBUĞUMUZ BİLGE LİDER BAŞBUĞ TÜRKEŞ Kırşehir'de(Bölükbaşı'nın memleketi) karşılaşırlar ve aralarında şu konuşma geçer;

Bölükbaşı- Yahu Türkeş siz bir işaret yapıyorsunuz, kurda benziyor. Onu anladık da, benim bildiğim sen Türkeş o işarete bir mana yüklemişsindir.

Türkeş- Elbette ağabey(yaşça büyüktür Bölükbaşı)

Bölükbaşı- Peki nedir?

Türkeş(bir eliyle bozkurt işareti yapar, diğer elinin baş parmağıyla işaret edek tarif eder)- Bak ağabey, şu serçe parmak Türk'tür, şu işaret parmağı da İslâm'dır. Şu Bozkurt işareti yaptığımız işaretin arada kalan boşluk ise cihandır(dünyadır). Son olarak kalan 3 parmağın birleştiği nokta ise MÜHÜRDÜR. Yani ağabey işaret ederek gösterir isek, şu çıkar:


TÜRK İSLAM MÜHRÜNÜ DÜNYAYA VURACAĞIZ...