16 Ağustos 2008 Cumartesi

Bayrak Asmak, Taşımak Da Mı Suç?

Unibozkurt.com sitesindeki şu haberi okumanızı rica ediyoruz. Bu haber ülkemizde artık bayrak asmanın, bayrak rozeti taşımanın ve bayrak çıkartması bulundurmanın bile suç teşkil eder hale getirildiğinin, ve kanunları uygulayanların kendilerini külhanbeyi gibi gördüğünün, bunları yaparken de aslında yasaları ne kadar doğru(!) uyguladığının göstergesidir...

Osmaniye nin Toprakkale İlçesi MHP İlçe Başkanı Tamer Mak aracının plakasına yapıştırılmış olan Türk bayrağı için Adana Şakir Paşa Hava Limanında neler yaşadı neler

Bu haberi Adana Emniyet Müdürü Arif Akkale'nin mutlaka okuması gerekir Ey Türk evladı ! Bu vatan için bu bayrak için gözünü kırpmadan canını vermiş şehitlerimizden, vücudunun herhangi bir uzvunu kaybetmiş gazilerimizden, bu güzel insanların annelerinden, babalarından, yetimlerinden, öksüzlerinden, hepinizden bizi yönetenler adına binlerce özür diliyor, bizleri bağışlamanızı diliyorum.

Size yazılarımla anlatacağım olayları, ibreti alem için lütfen okuyun!

Tarih : 18.06.2008 Çarşamba Saat : Akşam 21.50 Yer : Adana Şakir Paşa Hava Alanı iç hatlar bölümü önü Şahsi arabamı park etmiş kayınvalidemi İstanbul'a uçağa bindirmek üzere THY bilet alma gişelerine geldim. Bileti alıp kayınvalidemi yolcu ettikten sonra, park etmiş olduğum aracıma doğru ilerledim. Aracımın başında Havalimanı Şb. Müdürlüğü'nde görevli 2 polis memurunu beni beklerken gördüm. Yanlarına yaklaşıp; -İyi görevler. Hayırdır arkadaşlar bir sorun mu var ? Bir şeye mi baktınız ?

P. Memuru : Şu aracın plakasındaki kırmızı renkli yapıştırmayı çıkar !

-Beyefendi kırmızı renkli yapıştırma dediğin Türk Bayrağı ! P. Memuru : Bende sana onu diyorum bunu çıkartacaksın. -Beyefendi kusura bakmayın bu Türk Bayrağı. Ben çıkartamam. Madem siz kırmızı renkli yapıştırma diyorsunuz buyurun siz çıkartın.

P. Memuru : Ben senin uşağın mıyım? Taktığın gibi çıkar. -Beyefendi ben Türk Bayrağını çıkaramam. Bu hareketimden dolayı cezam neyse razıyım.

Buyurun işlemlerinizi yapın.

P. Memuru : Milliyetçilik sana mı kaldı da bunu buraya yapıştırıyorsun? Milletin çoğu mavi şekilli plaka ile geziyor sana ne oluyor?

-Beyefendi evet doğrusundur belki milliyetçilik bana kalmadı eğer göz güzelliğini bozmuş ise ses çıkarıp çevre kirliliğine sebebiyet veriyor ise tamam ama ne zararı var Türk Bayrağının orada durmasında?

P. Memuru : Bunu buradan çıkaracaksın! -Beyefendi üslubun biraz ağır, lütfen sakinleş.
P. Memuru : Benle adam gibi konuş, dikleşme, duygu sömürüsü yapma! Bu kırmızı renkli yapıştırmayı ya sökersin ya arabayı bağlarım!

-Beyefendi tehditkar konuşmayın. Bakınız bu bayrak için arabamı bağlatmayı bırak, arabanı yakarım desen bana korku vermez ! Eğer bağlatmayı düşünüyorsan buyur bağlat. Bu sırada yanımıza yaklaşan bir arkadaş: Ağabey bunlar kafaya taktı gel bu bayrağı buradan çıkar. -Gardaş cidden ben bunu yapamam sökersen buyur sen sök. Arkadaş :

-Abi bende sökemem deyip uzaklaştı. Söktüremeyeceğini anlayan polis memuru cep telefonu ile bir yerleri aramaya başladı. 10-15 dk sonra omzunda 2 yıldız olan bir komiser bey yanımıza geldi. Komiser:

-Olay ne hayırdır ? P. Memuru :

-Plakadaki kırmızı renkli yapıştırmayı çıkartmıyor. Komiser :

-Ben çıkarırım sen cezanı yazmaya başla. -Beyefendi o Türk Bayrağı neden rahatsızlık verdi ? Bakınız bir saati geçti bu olayın peşindesiniz. Bu olay sizin için bu kadar mı önemli ?

Komiser :

-Genelge var. Biz bunları böyle yapmakla mükellefiz. -Peki genelgenizin maddesini bana yazacağınız ceza tutanağına belirtecek misiniz ? Komiser :

-Tabii belirteceğiz, dedi ve ceza tutanağını yazmaya başladılar. Ceza yazılırken komiser bey plakalardan Türk Bayrağını çıkarmaya başladı. Çıkarırken de 'bunu sökmek çok kolaymış yahu' dedi.

Ceza tutanağı sıra no: 571452 Bu sıra no'lu tutanağı kendilerinden aldıktan sonra -Komiserim, sayın memur bey (ikisine birden); şimdi bu tutanakta verilen ceza 23. maddeden doğru mu ? Komiser;

-Evet 23. madde.. -Peki bu 23. maddenin açılımı plakalarında Türk Bayrağı olan araçlara bu maddeden mi ceza kesilecek genelge bu mu? (ikisi birden) -Evet bu maddeden ceza kesilecek.

-Efendiler tekrar soruyorum bu 23. madde bunu mu diyor? (İkisi birden):

-Evet bu madde bunu diyor. Üçüncü kez sordum. Cevap aynı. Tamam deyip, kendimi tanıttım.

-Beyefendiler ben MHP Osmaniye ili Toprakkale ilçe teşkilat başkanıyım. İsmim Tamer MAK. Bunu bir not alın. P. Memuru:

- Kim olursan ol. -Beyefendi benim size kendimi tanıtmamın sebebi ben bu olayın üstüne gideceğim sizlerinde adını vereceğim. Gerekirse basına vereceğim. Memleket nerden nereye gidiyor, bunu Türk vatandaşıyla paylaşacağım. Sizce bir mahsuru var mı efendim?

Komiser; - (Üslup kibarca) Beyefendi gazeteye de verseniz olur, mahkemeye de verseniz olur. Vallahi bu sıkıntıdan bizi de kurtarmış olursunuz.

P.Memuru: -Beyefendi siz bu bayrağı plakadan çıkarsaydınız (kırmızı renkli yapıştırma bayrak oldu) ben size ceza kesmeyecektim. Bu cezayı da 15 gün içerisinde yatırırsanız %25 düşük ödeme avantajınız da var.

Komiser, - Beyefendi inan bu cezayı yazmak bizimde zorumuza gidiyor. Ama her taraf kamera bu cezayı yazmak zorunda kaldık. Teşekkür edip ayrıldım. Hemen cep telefonumla Adana-Ceyhan-Osmaniye ilinde görev yapan polis memuru arkadaşlarımı arayarak, durumu arz edip 23. maddenin açılımını rica ettim. Bana dedikleri 23. madde açılımı :

"Aracın ruhsatında trafik sigortasında eksiklik var ise araçta evrak eksikliği var ise bu maddeden ceza kesilir."

Gelelim plaka üzerindeki bayrak olayına. Evet bu kanun birimlere 1 hafta 10 gün olmuş geleli.

Gelen genelge 'araç plakaları üzerinde kırmızı renkli veya amblemli şekiller var ise, derhal araç sahibi tarafından çıkarılmasına yoksa gereğinin yapılmasına' yönelik. Polis arkadaşlar ceza maddesi olmadığı için ceza kesemediklerini plakadaki işaretleri söktürme yoluna gittiklerinin ifadesini verdiler.

Ey Türk halkı. Ben bunu yaşadım. Bu bayrak ki, canını gözünü kırpmadan veren insanlardan oluşan bu bayrak kimleri rahatsız etti de bu hallere düşürüldü?

Evet cezası ellibeş YTL. Ben bu parayı ödedim daha da herhalde ödemeye devam edeceğim...

Uyan be Türkiye'm uyan! Nerden nereye geldik, daha nerelere gideceğiz... Allahım sen bizi Koru bizi yönetenler kime ve kimlere hizmet ediyor acaba?


Evet, sevgili okurlar. Bu olayı yaşamayı bırakın, duymak, öğrenmek bile bizi kahretmeye yetiyor... Ya sizi? Ya bunu yapanları ve yaptıranları?..

10 Ağustos 2008 Pazar

Alparslan Türkeş'i Anlamak

İNSANLAR doğar, büyür ve ölürler. Ancak bazı insanlar vardır ki, doğar, büyür ama asla ölmezler.

Hayata veda etseler de, insanlara yol gösteren eserleri ile milyonların kalbinde yaşarlar.

Her zaman "Tam bağımsızlık" fikrinin şiar edinilmesini vasiyet eden Alpaslan Türkeş gibi...

Türk milliyetçiliği düşüncesinin merkezine yerleştirmiş yüksek ahlak ve maneviyatı ile ömrünü Türk milletine adamış olan merhum Alpaslan Türkeş, ülkemizin yetiştirdiği yegane devlet adamlarından biridir.

Hayatta olduğu süre içerisinde bütün varlığını Türk - İslam davasına adayan Alparslan Türkeş'in sistemleştirdiği ve aksiyon haline getirdiği fikirler, bugün sadece Türk milletinin değil, başta İslam ülkeleri olmak üzere emperyalizmin tehdidi altındaki bütün mazlum milletlerin kurtuluş mücadelesindeki yoluna ışık tutmaktadır.

Oysa gelin görün ki, kamuoyuna "Ergenekon" diye yansıtılan "Ümraniye" soruşturmasının içine "Alparslan Türkeş" adının karıştırılması son derece manidardır.

Türkeş ailesinin sitemi

Dün merhum Alpaslan Türkeş'in oğlu MHP Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş ile konuştum. Tuğrul Bey'e, "Babanızın adı Ergenekon soruşturmasının içine sokuşturulmuş, ne düşünüyorsunuz" diye sordum.

Son derece seviyesiz ve mesnetsiz bulduğu bu iddiaları ciddiye almadığını söyleyen Tuğrul Bey, "Bunlar Türk milliyetçiliğini zedelemeye yönelik bir saldırıdır. Türkiye'de millici diye adlandırılan kişi, kurum ve kuruluşlara yönelik yıpratma politikasına dönüştürülen bu soruşturma, gizli tanığının bile adını gizleyememişken, bu iddialardan nasıl bir ciddiyet bekleyebiliriz. İslami ve Türk geleneklerimizde, 'ölülerle uğraşılmaz, onlar arkalarından hayırla yâd edilir' diye bir inanç vardır. İçinde Allah korkusu olan herkeste böyle davranmalıdır" dedi.

"Başbuğ Türkeş'i anlatabilmek için önce onu anlamak gerekir" diyen Tuğrul Türkeş, "Babamı anlamak isteyenler lütfen babamın nasihati olan şu sözleri birkez daha dikkatle okusunlar" diyerek Başbuğ Türkeş'in şu sözlerini aktardı:

"Ben Türk milletini; sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile çiğnenen - çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum. Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısaca hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum. Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Türk aydınları, Türk gençliği, buluşma yerimiz Büyük Türkiye'dir."

Ümraniye soruşturmasında Türk milliyetçilerinin efsanevi lideri merhum Türkeş'in isminin zikredilmesi üzerine düşüncelerini öğrenebilmek için Tuğrul Türkeş'ten sonra Alparslan Türkeş'in eşi Seval Türkeş'i aradım. Seval Hanım, Alparslan Türkeş'in her şeyini meşruiyet çizgisinde yürütmüş bir lider olduğunu söyleyerek başladı konuşmasına. "Türkeş'in en büyük özelliği, Türk milletinin âli menfaatlerini en ön planda tutması ve siyasi aksiyonunu Atatürk'ün gösterdiği yolda yürütmeye çalışmasıdır" diyen Seval Hanım, iddialar karşısındaki üzüntüsünü ise şu cümlelerle ifade etti:

"Ne olduğu belli olmayan ve kamuoyuna negatif imaj ve mesaj veren Ümraniye soruşturmasında Türkeş'in adının zikredilmesi beni, ailemi ve Türkeş'i sevenleri çok üzmüştür."

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın Anıtkabir'i ziyaret etmemesini detay olarak gören Bakanların olduğu ülkemizde sanıyorum Başbuğ Türkeş'in adını birilerinin Ergenekon soruşturmasına karıştırması son derece doğal görülebilir.

Hey gidi Türklüğün Türkiye'si hey!

Metin Özkan / Tercüman

8 Ağustos 2008 Cuma

Erciyes'te Bombalar Patlayacaktı

Geçtiğimiz günlerde Erciyes Kurultayı iptal edilmiş, MHP ve Genel Başkanımız Sayın Bahçeli'ye muhalif olanlar hemen bunun üzerinden pay çıkarmaya çalışmışlardı. Sayın başkanın haklılığı ortaya son olaylarla çıkmış bulunuyor.
Etikhaber sitesindeki "PKK militanlarından ülkücülere hain pusu!" başlıklı haber bunu gözler önüne sermek için en iyi örnek olsa gerek:

Bahçeli, büyük tartışmalara ve tepkilere yol açan iptal kararını eleştirenlere, "Güngören'e baksınlar" sözleriyle yanıt verdi.

Bahçeli, bu konuda Ortadoğu Gazetesi Yazarı ve Ankara Temsilcisi Orhan Karataş'a, "Kaos ortamının hain emelleri olanların işlerini kolaylaştırdığını" belirterek, şunları söyledi:

"Bu tür toplantılar her türlü provokasyonlara açık toplantılar. Bu provokasyonlar çok çeşitli olabilir. Aldığımız duyumlar var. Bunların bir kısmı doğru çıkmıştır. Güngören'in niçin seçildiğini iyi anlamak gerekiyor. En küçük bir kıvılcımın, ne tür sonuçlar doğuracağını önceden kestiremezsiniz. Geçmişte yaşadıklarımızı unutmadık. Kurultayın yapılmamasını eleştirenlerin, bunun üzerinden siyaset yapmaya çalışanların gerçek niyetlerini çok iyi biliyoruz. Bu oyunlara gelmeyeceğiz. Erciyes'in niye iptal edildiğini soranlar, dönsün Güngören'e baksınlar. "


Aynı şahısları şimdi de görmek, dinlemek isteriz...

ŞEYH EDEBALİ 'NİN OSMAN BEY ‘E NASİHATI

Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...

Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”

Allah yardımcın olsun

1 Ağustos 2008 Cuma

Aldatmak Yok, Anlatmaya devam!

MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli ve kurmay kadrosu Türkiye'yi gezmeye devam ediyor.

Türkiye'nin ve MHP'nin kırmızı çizgilerini anlatıp, vatandaşın bu konularda uyanık kalmasını sağlayacak olan Bahçeli, il il dolaşarak "Vatandaşı aldatmaya son, gerçekleri anlatmaya devam" diyecek.

Bugün Trabzon, Gümüşhane, Artvin, Rize, Bayburt, Erzurum ve Erzincan'a gidecek olan Bahçeli 4 günde 7 il dolaşacak.

Ülkenin önünün tıkanmaması için, MHP'nin Meclis çalışmalarında hangi kararlara neden "evet" dediğini vatandaşa tüm detayları ile anlatacak olan Dr. Devlet Bahçeli, "MHP ülkesine ve milletine zarar getirecek hiçbir karara evet demedi, demeyecek de..." diyerek, her adımı vatanı ve vatandaşı için attığını söyleyecek.

MHP'nin neyi neden yaptığını anlamadan, "MHP, AKP'nin koltuk değneği oldu" benzetmesi yaparak kamuoyunu yanıltmaya çalışan yazar çizer takımına da, "MHP ne AKP'nin, ne de başka bir partinin koltuk değneği olamaz. MHP sadece yüce Türk milletine koltuk değneği olur " mesajı verecek.

"Vatandaş, ekonomik bunalımın tahribatını daha derinden hissetmeye başladığı bir süreci yaşamaktadır" diyen Dr. Devlet Bahçeli, iktidarın ürettiği çözümsüzlüğe bazı muhalefet partilerinin de katkı sağlayarak tam bir kaos ortamı yaratıldığını anlatacak.

"Küresel güçlerin figüranı AKP zihniyeti ve Cumhuriyetin bekçiliğine soyunan ana muhalefetin tavrının vatandaşı huzura, esenliğe ve güvene hasret bıraktığını" vurgulayacak olan MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli, "Türkiye'yi gerip bunu siyasi ranta dönüştürmek kimseye kalıcı ve muteber bir kazanç sağlamaz" diyecek.

AKP ve CHP'ye çağrı

Vatandaşa doğruları anlatmak için yollara düşen Bahçeli, AKP ve CHP'ye , çatışma ve kavga üzerine kurulmuş gerginlik stratejilerini gözden geçirmeleri, rejim ve demokrasi ortak paydası üzerinde buluşacakları bir diyalog sürecini başlatmaları çağrısında bulunacak.

MHP Lideri Bahçeli, "aldatmak yok, anlatmaya devam" sloganıyla çıktığı Anadolu yollarında, vatandaşa "şimdiki Türkiye" nin portresini çizecek.

AKP yetkililerini, dış baskı ve müdahaleyi meşru hale getirmek için Türkiye'nin onuru ve haysiyetini ayaklar altına almakta bir beis görmemekle itham eden Bahçeli'nin şu mesajları vermesi bekleniyor:

# "Hükümet ve devletin temel kurumları bildirilerle birbiriyle tartışmaya başlamış, siyaset kurumuna olan güven giderek sarsılmıştır."

# " Vatandaşların can ve mal emniyeti kaybolmuş, insanların özel hayatlarının izlendiğine dair kaygıları artmış ve toplumun çeşitli kesimleri yaşanan buhranın yarattığı ortamdan dolayı birbirine olan güvenini kaybetmiştir."

# "Bölücülük faaliyetleri, bu karanlık içinde kendisine yeni yaşama alanları bularak sinsice ilerlemiştir."

# "Avrupa iç işlerimize karışmak için her gün iktidar eliyle yeni fırsatlar yakalamıştır."

# "AKP'nin iş, aş ve üretimden uzak ekonomi anlayışının neden olduğu sancılar, toplumun her kesimince yakından hissedilmeye başlanmıştır."

# "Giderek artan enflasyon, büyüyen cari açık, dış borçlar ve ithalat-ihracat dengesizliğinin sarsıntıları artık evlere ve mutfaklara kadar girmiştir."

# "Yaşanan yokluk ve yoksulluk artık yamama tedbirlerle ve evlere dağıtılan kömürlerle örtülemeyecek boyutlara yükselmiş, dar gelirlimiz, emeklimiz, işçimiz, memurumuz, köylümüz ve çiftçimiz açlık ve çaresizlikle yüz yüze gelmiştir."

Metin Özkan / Tercüman