25 Şubat 2011 Cuma

Bir Yaradır Karabağ!



Bilir misiniz; bir Karabağ Katliamı var...
Hani tüm dünya aslı astarı olmayan, sözde bir Ermeni soykırımıyla bir tarafını yırtarken tarihin her dönemlerinde kardeşlerimize, bizlere karşı yapılanlardan en bariz olanı...
Her şey açık seçik ortadayken, birileri tarafından beslenen köpeklerin yaptığı, tüm dünyanın sırt çevirdiği, göz yumduğu...
Ana karnında bebeklerin deşildiği,
Annelerinin gözlerinde önünde çocukların gözlerinin -hem de canlı halde- oyulduğu,
Bebek, kadın, çocuk demeden masumların derilerinin yüzüldüğü, kollarının bacaklarının kesildiği...
Bilir misiniz?
Bir Hocalı Soykırımı var:
Hatırlar mısınız?
Hala birilerini mutlu etmek için arkaplana attığımız, Avrupalılara şirin görünmek adına kardeşlerimizi sattığımız bir gerçeklik.
Sizler unuttunuz mu bilmiyorum ama biz kardeşlerimizi unutmadık.
Hala her 25 Şubat'ta yüreklerimiz yasla dolar.
Gözlerimizde tükenen yaşın yerine kan dolar.
19 sene öncesini hala her gün aynı sızıyla içimizde hissederiz, kolumuz bacağımız kopar. Gözlerimiz oyulur, delik deşik edilen bebekleri andıkça.
Ellerimiz buz tutar, katliamdan kaçmak için dağlarda donarak ölen anaları, çocukları andıkça...
O soğuğu, gözü dönmüşlerin yaktığı ateş bile dindirmez, yaktıkça donarız biz...
O soğuk, o buz bizim yüreklerimizi dondurmaz, yaktıkça yakar da unutanlara, unutturanlara neyler, Allah bilir...
Lakin biz; canlarımıza, kardeşlerimize yapılan bu zulmü ne unuttuk, ne de unutmaya niyetimiz var.
Bağrımızda bir sızıdır Karabağ...
İçimizde yaradır Karabağ...