31 Mayıs 2011 Salı

Seyyid Ahmet Arvasi'nin Özlediği Gençlik!



'' Türk-İslam kültürüne, Türk-İslam medeniyetine, Türk-İslam ülküsüne bağlı, Türklük şuur ve vakarına, İslam iman, aşk, ahlak ve aksiyonuna sahip, Türklüğü bedeni, İslamiyeti ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan, Dünya Türklüğünün, İslam dünyasının ve bütün mazlum milletlerin ümidi olmaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yoktur.”

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Kırım

Kırım’ı hiç görmedim. Yine de o dünya cennetinin yabancısı sayılmam. Bahçesaray’ı Akmescit’i Kızıltaş köyünü iyi tanırım. Macik’i çok sevdim... Bekir efendinin tarlasındaki armut ağaçları bile unutmadım... Büyük romancımız Cengiz dağcının söyleyişi ile onlar da insandı. Toprağa bağlı yoksul ama zengin yürekli çalışkan öfkelerinde bile sevimli hürriyetlerine düşkün insanlar... Birçok bakımdan üstünlükleri vardı. Yüzyıllar boyunca kimseye zararları dokunmadı. Ekmeklerini taş çıkardılar efendice yaşadılar...
...
2.dünya harbinin sonu Kırım kardeşlerimiz felaketi oldu. Hayvan vagonlarına dolduruldular, sevgili vatanlarından binlerce kilometre uzaklara sürüldüler. Rusların gerekçesi gülünçtü aklı başında hiçbir insanın inanmasına imkân yoktu. “Bir Rus vatandaşına yakışır tarzda dövüşmemekle hatta düşmanla işbirliği yapmakla suçlanıyorlardı...
...
Kırım Türkleri otuz yıl boyunca vatanlarına dönmenin özlemini çektiler.
Yapılan haksızlığın giderilmesini istediler. Sibirya’nın dayanılmaz soğuğunda Asya’nın alışamadıkları çöllerinde yaşayamıyor ölüyorlardı... Yine de güçlerinin yettiği kadar seslerini duyurmaya çalıştılar. 5 yahudinin uğradığı haksızlık yüzünden kıyamet koparan insanlık Kırım Türklerine sıra gelince uzun bir sessizliğe büründü.


Galip Erdem/İbrahim Metin Türk kimdir Türklük nedir? S.260

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Ahlakçılık

Türk Milleti'nin Kutlu Güç Kaynaklarından; Ahlakçılık

Bir toplumda insanların birbirlerini incitmeden, birbirlerine zarar vermeden, sağlıklarını koruyarak, tabiat güçlerinin tesirlerinden en iyi yararlanacak şekilde hareketlerini tanzim etmelerini sağlamaya yarayan kuralların toplamı ahlakı meydana getirir.

Ahlak, kişinin davranışlarını ayarlayan, sınırlayan ve bu davranışların hem kendisi için yararlı olmasını, kendisine mutluluk sağlayacak şekilde düzenlenmesini hem de çevresini rahatsız etmeden, zarara sokmadan, çevresiyle uyuşmasını sağlamak üzere konulmuş olan kaidelerdir; münasebet prensipleridir, yaşama prensipleridir.

Ahlak insanların inancından ve dünya görüşünden doğmakta ve kaynağını almaktadır. Bunun için, gerek toplumun gerekse toplumu meydana getiren kişilerin ayrı ayrı inançları, yaşama görüşleri, yaşama felsefeleri ahlakın kaynağını, temelini teşkil etmektedir. Bu bakımdan kişilerin ve toplumun dünya görüşü, yaşama felsefesi ve taşıdıkları inanç çok önemlidir.

Biz, Türk toplumunun dünya görüşünün, yaşama felsefesinin, kendi dini inançlarından, İslamiyet’ten ve milli tarihten kökünü aldığını görmekteyiz.

Bunlara ilave olarak, milletimizin geçirdiği tecrübeler ve yurdumuzun içinde bulunduğu şartlar da toplumumuzun düşünce ve inançlarında tesirli faktörlerdir. İşte bu kaynak ve faktörlerin tesiri altında, Türk Milletinin mutluluğunu sağlayacak, Türk millî ahlakına önem vermek mecburiyetiyle karşı karşıyayız. Ahlaksız kişi, ahlaksız toplum mutlu olamaz. Böyle bir toplum kalkınamaz, böyle bir toplum yüksek düşünceler, kutsal inançlar uğruna fedakârlık ve feragat gösteremez.

İnsanlık tarihine şeref veren büyük eserler, insanların uzun sabır yıllarıyla güçlüklere göğüs gererek, katlanarak feragatle çalışmalarıyla meydana getirdikleri yüce hizmetler, inancın insanlığa kazandırdığı, köklü imanın ve yüce ülküye, ideale bağlanmanın kazandırdığı varlıklar olmuştur.

Ahlakçılıkla kastettiğimiz şey, her şeyden önce kişilerin ve toplumun millî ahlak kurallarına bağlı olarak yetiştirilmesi ve millî ahlak kurallarına bağlı olarak yaşaması ilkesidir. Bu sağlanmadıkça toplumumuzun kalkınması ve toplum içinde haksızlık önlenmesi, ıstırapların giderilmesi, kişilerin ve toplumun mutluluğunun sağlanması mümkün olamaz.
Alparslan TÜRKEŞ

3 Mayıs 2011 Salı

3 MAYIS...

Türklüğün suç, "Türküm" demenin ayıp sayıldığı şu günlerde herkese inat;
3 mayıs Türkçülük Günümüz Kutlu Olsun!