18 Mayıs 2011 Çarşamba

Kırım

Kırım’ı hiç görmedim. Yine de o dünya cennetinin yabancısı sayılmam. Bahçesaray’ı Akmescit’i Kızıltaş köyünü iyi tanırım. Macik’i çok sevdim... Bekir efendinin tarlasındaki armut ağaçları bile unutmadım... Büyük romancımız Cengiz dağcının söyleyişi ile onlar da insandı. Toprağa bağlı yoksul ama zengin yürekli çalışkan öfkelerinde bile sevimli hürriyetlerine düşkün insanlar... Birçok bakımdan üstünlükleri vardı. Yüzyıllar boyunca kimseye zararları dokunmadı. Ekmeklerini taş çıkardılar efendice yaşadılar...
...
2.dünya harbinin sonu Kırım kardeşlerimiz felaketi oldu. Hayvan vagonlarına dolduruldular, sevgili vatanlarından binlerce kilometre uzaklara sürüldüler. Rusların gerekçesi gülünçtü aklı başında hiçbir insanın inanmasına imkân yoktu. “Bir Rus vatandaşına yakışır tarzda dövüşmemekle hatta düşmanla işbirliği yapmakla suçlanıyorlardı...
...
Kırım Türkleri otuz yıl boyunca vatanlarına dönmenin özlemini çektiler.
Yapılan haksızlığın giderilmesini istediler. Sibirya’nın dayanılmaz soğuğunda Asya’nın alışamadıkları çöllerinde yaşayamıyor ölüyorlardı... Yine de güçlerinin yettiği kadar seslerini duyurmaya çalıştılar. 5 yahudinin uğradığı haksızlık yüzünden kıyamet koparan insanlık Kırım Türklerine sıra gelince uzun bir sessizliğe büründü.


Galip Erdem/İbrahim Metin Türk kimdir Türklük nedir? S.260

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder