27 Ocak 2013 Pazar

“İslam’da Teşkilatlanmak ve Reislik”


“İslam, başıboşluktan ve dağınıklıktan nefret eder ; O kadar ki, iki mümin, yolculuğa çıksa, derhal işbölümü yapmak, aralarından birini “ reis “ seçmek zorundadırlar. Çünkü, bu, bir peygamber emridir.
İslam’da “ kadrolaşmak “ demek , küçük küçük liderler etrafında toplanarak bir diğerinden habersiz kalmak demek değildir. Bu, parçalanmak olur. Mühim olan, hücrelerin birleşerek dokuları, dokuların birleşerek organları, organların birleşerek organizmayı teşkil edebilmesidir.

İslâm'da “reislik müessesesi “, müminleri, kendi hırs ve emelleri içinde dilim dilim bölmek değil, kademe kademe bir diğerine bağlayarak bir “ bütün “ meydana getirebilmektir.
İslam’da “reislik “, bir hırs ve menfaat konusu değildir. Aksine, bir fedakarlık ve ıstırap meselesidir. Bir mümin, “ reis “ olmakla adeta kendini feda etmiş olur. Şahsını düşünemez duruma gelir, mesuliyeti ve çilesi artar. Gerçekten rahatını ve huzurunu düşünenler, bu işe talip olmamalıdırlar.”


Seyyid Ahmet Arvasi

26 Ocak 2013 Cumartesi

AHMET KERSE'Yi ANIYORUZ



Sabırsızım, içimde sevinç coşkusu, kulaklarımda Kur'an
kıratı... Ben uçmak istiyorum, uzaklara, pak mekanlara, gül ekenlere, çiçek dikenlere uçmak..
Bükülmeyeceğim, kırılmayacağım.
Bu emanet olan "ben"i yüce yaradanıma helali ile teslim edeceğim.
Ölsem bile ölmeyeceğim. Varın siz anlayın!
Ben insanlara dayanmadım ki, yıkılayım, insancıklardan medet
ummadım ki, zarara ziyana gireyim.
Ezel ve ebed olan Yüce Mevla'ya gönül verdik.
Onun içindir ki, bu dava sönmez, bitmez, çapulcuların
çökmesinden, kaçmasından etkilenmez...
İlay-ı kelimetullah! diyen diller lal olmaz.
Allah diye inleyen güller solmaz.
Tekbir getiren, teşbih eden güller solmaz.
Susmayacak Hakk'ın dili!"


ŞEHİT AHMET KERSE

Ülkücü Hareketin Şehitlerinden Olan AHMET KERSE Şehadetinin yıl dönümünde rahmetle anıyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

24 Ocak 2013 Perşembe

Altın Elbiseli Adam Belgeseli




Altın Elbiseli Adam Belgeselinde Kazak Türk'ü dedemiz diyor ki; "Türk töresinde söz ve sohbet dua ile biter. Bende sözümüzü Tanrı'ya dua ile bitireceğim." Dedemizin ettiği dua;

Gök Tanrı'm korusun!
Yer anam Umay yardımcımız olsun.
Yer ayrılıp otlar çok olsun.
Evimiz konağımız olsun.
Ahırımız hayvanla, ailesi canla dolsun.
Türk gençlerinin yolu açık olsun.
Her zaman Tanrı'm korusun, yardımcımız olsun.
Amin... (Alaş...)

Kaynak 

Arvasi ve Milliyetçilik



Ben İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam'ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıktan gelsin, ister çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım. Bunun yanında Şanlı Peygamberimiz'in 'kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz. Kavminin efendisi kavmine hizmet edendir. Vatan sevgisi imandandır.' tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere de bağlıyım.

Seyyid Ahmet Arvasi

18 Ocak 2013 Cuma

Veliler ve Torunları...



"Velilerle el ele verenler bize bu vatanı bağışladılar, onların maneviyattan mahrum materyalist torunları kendi ocaklarını söndürmekten başka varlık gösteremiyor."
(Erol Güngör)

8 Ocak 2013 Salı

Bizim Çocuklar...


Onlar, Başı dik, sevdâsı Hakk olan güzel insanlardı...
Onlar, Kevser akan, Gül kokan kahramanlardı...
Onlar, Türk Dünyasına sevdâlı gönüllerdi...
Onlar, Eylül’ün kırdığı güllerdi...
Onlar, Türk’ün yürek sesiydi...
Onlar, Anadolu’nun alın teriydi...
Onlar, Bu Ülkenin yerlileriydi...
Onlar, Bize Eylülden değil, Ocaktan yâdigârdı...
Onlar, Bizim çocuklardı...

5 Ocak 2013 Cumartesi

"Terörle Pazarlık Eden Namussuzdur" Mu Demiştiniz?




Vaktiyle iktidarımızın yüce sahipleri terör örgütüyle görüşmeleri iddiası ortaya atıldığında nasıl da esip gürlemişlerdi meydanlarda... 
"Bu iddiayı ortaya atıyorsanız, ispatlamakla mükellefsiniz"den tutun da "bize bunu söyleyen şerefsizdir" diyecek kadar yüksek perdeden hem de...
Sonra alenen ortaya çıkınca görüşmeler; "Evet, ben gönderdim" diyebilecek kadar da cüretlenmişti haşmetlümüz. Tabii karşısında itiraz etmeyen, ne versen yiyen bir millet olunca, kıvırmaya bile gerek duymamışlardı...
Biz sadece şu videodaki sözleri söyleyen insanların bugün cidden şu pozisyona geldikten sonra bu milletten utanıp utanmadıklarını merak ediyoruz...

Bizim iddia ispatına gerek kalmadı haşmetlüm, durum ayan beyan ortada. Varın siz kendinizi AK'layın...
Yiyene de yedirene de helal olsun!

4 Ocak 2013 Cuma

Kut'lu Davanın İlk Şehidi - Ruhi KILIÇKIRAN



Şehitler Kervanının Yolbaşçısı: Ruhi KILIÇKIRAN

Ruhun şad, mekanın cennet olsun ülkü devi...

Öğrenci hareketlerinin en yoğun olduğu yılların başında gelmektedir 1968 yılı.

Üniversiteler kandırılmış gençlerle doludur. Bir çoğu Moskova’nın bayrağını sallamaktadır. Lenine Staline Maoya Marksa sevgiyle bağlı bu gençler üniversitelerde neredeyse eğitimi durdurma seviyesine gelmiştir. Ülke üniversiteleri izlemektedir.

Türk Bayrağına saldırılmakta Atatürk büstüne el uzatma küstahlığını gösteren o zamanın Komünistleri şimdilerin Liberalist artıkları huzuru bozmakta düzeni sarsmaktadırlar. Türk bayrağına el uzatan bu küstahların bileğine bir pençe yapışır.

Bu çelikten pençe Türk Bozkurtlarının pençesidir.

Atilla Han’ı, Bilge Kağan’ı, Alparslan’ı, Osman Bey’i, Fatih’i, Yavuzu ve nihayetinde Mustafa Kemal Atatürk’ü kendilerine bayrak edinen Başbuğ Alparslan Türkeş’in rahle-i tedrisatından geçen bu Türk Ülkücüleri bayrağına dinine devletine küfredenlerin karşısında bayrak olmuşlardır. Karşılarında çelikten bu duvarı görenler, yedi düveli karşısına alıp Kurtuluş Savaşı verilerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletini SSCB isimli bir Komünist düzenin paryası durumuna getirmek istemektedirler.

SSCB de hayali olan sıcak denizlere açılma projesini gerçekleştirecektir. Türk Ülkücüleri oyunu bozmuştur. Kurdukları tezgahları bozulan komünist artıkları artık ellerine silahı almışlardır. Evlerinden barklarından yüksek öğrenim için ayrılan bu gençler gittikleri şehirde öğrencilik yerine şehir eşkiyalığına başlamışlardır. Ülkücülerin üzerine çevirdikleri kızıl ve kalleş namluları ile Ülkücüleri şehit etmektedirler. İlk şehidin adı da Ruhi KILIÇKIRAN’dır.

1946 yılında Osmaniye’nin Raziyeler köyünde dünyaya gelen Ruhi KILIÇKIRAN, 1966 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazanarak Ankara’ya gelmiş ve namı Site Yurdu’na yerleşmiştir. 1968 yılında Ankara’nın soğuk kış gününde Ramazan- ı Şerifte niyetli ağızdır Ruhi KILIÇKIRAN. İftar vaktinden sonra yurt kantinine gelen komünist artıkları Allah’a, kitaba küfretmeye başlamıştır. Karşılarında Ruhi Kılıçkıran, çelikten bir duvar olmuştur. Ramazan günü Allah’a kitaba küfreden bu Moskof aşığı kendini bilmezler ayyaşlıktan zor ayakta durmakta ve bir yandan da küfürler savurmaktadırlar. Tahammül edilir gibi değildir. Karşılarında bu aslanın duruşunu görenler silahlarına sarılmıştır. Sıkılan mermiler onun bedeninde milletin mukaddesatına sıkılmış ve o kelime-i şehadet ile son nefesini vermiştir. Ailesinden helallik alıp Çukurova’dan Ankara’ya gelen Kılıçkıran devletin yurdunda milletin mukaddesatına hakaret edenler tarafından kurşunlanmıştır. Elindeki kalemi Ruhi’nin kanları arasında kalmıştır. Bir yanda defteri kitabı kalmıştır.

Çukurovanın güneşinde yanmış teniyle Ruhi Kılıçkıran ne demişti de şehit edilmişti?

Türkiye Cumhuriyeti Bölünmez Bir Bütündür…
Bu devletin bayrağı Ay yıldızlı Albayraktır…
Ezan Dinmez Bayrak İnmez…

Kızıl Moskofun uşakları cin çarpmışa dönerler. Kendileri halkların kardeşliği için mücadele eder. Romantiktirler J harfinden de orak çekiç yaparlar. Bu karşılarındaki faşist düzenin adamıdır. Ağzı alkol kokanlar silahlarına sarılır hemen refleks olarak. Kurşunlar yağar bu Ülkü Devinin üzerine…