1 Eylül 2007 Cumartesi

Erhan CENGIZ

ERHAN CENGİZ ve MELEK ANAMIZ

Yirmi yıl önce bugün 30 Ağustos Zafer Bayramına denk gelen ölüm yıl dönümü:

Kahpe zulmün ayyuka çıktığı bir dönemde şehremini başvekil caddesinde dokuz hainin

kahpece 30.08.1980’de 18 yaşında şehit edilen bir yiğidimiz ERHAN CENGİZ.

Bizler bu tarihlerde abisi Oğuzhan Cengiz’le Maltepe askeri cezaevinde yatarken ona bu şahadet haberini verirken o andaki ruh halimi düşünüyorum Bir Yıldız Kaydı haberi bugün bu isimle kitaplaştığından dolayı ayrı yeten Oguzhan Cengiz’e teşekkür ediyorum.

Bunları düşünürken Cengiz Akyıldız beni arayarak unutma yarın mezarlık ziyaretlerimiz var deyince Pendik’te buluşmaya karar veriyoruz. Cengiz Akyıldız ben Nizamettin Coşkun, Nazif Dalgıç üç Yusufiyeli olarak ilk şehidimiz Ruhi Kılıçkıran’ın yeğenini de alarak yola koyuluyoruz Cengiz ‘in şehitleri ziyaretlerini unutmanın ihanet olduğunu anlatırken ben bu vurdumduymazlığın sebeplerini düşünüyorum konuşmuyorum zira Cengiz’in bu konulardaki konuşma arzusunu kırmamak için. Bu konuları çok sevdiği için de ayrı yeten kendisini de çok seviyorum.

Mezarlıkta şehidimiz Erhan Cengiz ‘in yanındayız Nazif Dalgıç o kadar hüzünleniyor ki rahatsızlandığını söylüyor mezarın üzerindeki ufak otları temizliyoruz. Bir şey özellikle dikkatimi çekiyor mezarın üzerindeki bir yaprak suyla yıkıyorum kimse yede söylemiyorum müthiş bir güzellik yaprağın üzerindeki ALLAH lafzı nedenli büyük bir insanın yanında olduğumuzu hatırlatıyor bize…

Evet Darıca mezarlığında bulunan şehidimiz Erhan Cengiz’in isminin yazılı olduğu mezar taşını da bütün ülkücüler iyi incelediğinde orada ki kerameti inşallah anlayacaklardır.Mezarlıktan ayrılarak Darıca merkeze doğru hareket ediyoruz bu büyük sevdanın gerçek sahibi yüreği kor gibi yanan ananın kapısını çalıyoruz.

Yılların yıpratamadığı melek anamız bütün asaletiyle karşımızda ve bizi görünce gözyaşlarını tutamayarak bizi kucaklıyor sırayla o mübarek elini öpüyoruz.Dünü ona hatırlatmama adına her ne kadar dikkat etsek de sohbet yinede Erhan Cengiz’de başlıyor.

Bana seni Maltepe cezaevinden tanıyorum deyince yirmi yedi sene önceki bu iradeye şaşırıyorum .Erhan ‘la olan samimiyetinizi dün gibi hatırlıyorum deyince o an içimdeki ütün isyan duygularımı bastırarak konuşmamaya özen gösteriyorum.

Melek anamız öyle bir cümle kuruyor ki ‘’ben diyor o dönemi gururla yaşamış bir ana olarak hayatımın büyük bir bölümünü hastane ve hapishane arasında geçirdim.’’

Sonra sohbeti değiştirerek Yunus Meral olgum ne yapıyor deyince bende hemen telefonla Yunus Meral ‘i arayarak telefonu melek anamıza verdim. Onun’la hasbihal ettikten sonra bize oğullarım deyişindeki içtenliği asla unutmayacağım.Bende diyorum ki işte Ana dolu’nun ta kendisi siz bu dirayetli,metanetli şehit analarını düşünün düşünelim ve gereğini yapalım.Onların yeşerttiği şehitlik ulviyetini sevdamızın baş tacı yapmadığımız müddetçe unutmanın ihanet olduğunu unutmayalım…

Dağlar devriliyor yıldızları varken,
Dağlar devrilmez yıldızları kayarken…

Dualarımızı önce onlardan sonra birbirimizden eksik etmeyelim…

NİZAMETTİN COŞKUN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder