4 Mart 2008 Salı

NE OLSUN?

Misafir Bey, evin afacan çocugunun yanagini sIkIp soruyor:
"Büyüyünce ne olacaksin, yavrum?"
"Hayali ihracatçi, vurguncu, firsatçi..." "...!"
Konken partisinden sonra yorgunluk viskisi yudumlayan bayan, bir kösede moda dergilerini karistiran küçük kiza sesleniyor:
"Ay! Ne seker seysin sen. Söyle bakalim idealindeki meslegin nedir?"
"Genelev patroniçesi olacagim..."
"....!"
"Amcasi benim aslan oglum, çok terbiyelidir. Kimsenin hakkini yemez, fakiri, mazlumu korur, kimseye zorluk çikarmaz..."
"Ne diyorsun baba yaa! Yetimin de yoksulun da hakkina el koyacagim; düsene bir tekme de ben vuracagim; rüsvetsiz is yapmiyacagim; karimi bosayip sekreterimle evlenecegim..."

Uzatmaya gerek yok.
Her ne kadar hayali olsa da yukaridakilere benzer sözlerin bazi evlerde sarfedildigini zannediyoruz. Ögretmen ders anlatirken talebe, o konunun yazilida çikip çikmiyacagini soruyorsa; üç yasindaki çocuk agabeyine "bana kola almazsan sigara içtigini babama söylerim" diyorsa; bir anne, yavrusuna"Bu gece altini islatirsan seni yarin gezmeye götürmem" sözünü sarfediyorsa; bir esnaf, en iyi "kalem oynatan" muhasebeciyi arastiriyorsa; bir müteahhit 60 santimetrekarelik duvari 30 santime indirme hesabi yapiyorsa, yarinimizin iyi olabilecegini söyliyebilir miyiz?

Tembellik, bencillik, gaddarlik, arsizlik bulasici bir hastalik gibi hizla yayiliyor...
Insanlara namusuyla, alinteriyle para kazananlar; bileginin gücüyle, yetenegiyle meshur olanlar; üretenler, herkese esit muamele edenler örnek olarak gösterilmiyor. Ya ne yapiliyor? Çirkinin reklâmi, kötünün propagandasi, iyinin yuhalanmasi!...
"Helal olsun adama yahu! Sekiz tir dolusu kaçak mali gümrükten nasil da geçirmis..."
"Vay uyanik vay! Bakiri altin diye devlete kakalamis..."
"Bikini defilesine çikan mankenler daha çok para aliyormus!"
"Allah'in beyinsizi! Kendisine rüsvet olarak Mercedes veren isadaminini suçüstü yakalatmis...?"
"Salak asker! Sevki Ízmire çikinca "Beni doguya gönderin" diye komutanlarina yalvarmis..."

Dagadaki çobandan devletin en yüksek mevkideki memuruna kadar herkes, bu ülkede birilerinin "hayali" ihracat yaparak trilyonlari iç ettigini biliyorsa ve buna ragmen, bir tane hayali ihracatçinin malvarligina el konulmamissa; bilmem kaç milyar rüsveti nasil ve kimlerden aldigini, isin içinde hangi siyasi tesekkülün oldugunu anlatan adama sekiz sene gibi bir "ceza" veriliyorsa...

Bölücü-marksist eskiyayi lojmanda barindiran, devletin doktoruna tedavi ettiren; Avrupa'da Türkiye aleyhine propaganda yapan; "Üzerinde haki renk elbise olan herkes düsmandir" diyerek Mehmetçigi hedef gösteren "dokunulmaz" hainler Kizilay'da asilmiyorsa; (asilmak fiilinden demokrat beyler ve bayanlarin öfke sarasi tuttu veya nazik mideleri bulandiysa, belediye itlaf ekiplerinin yaptigi zehirleme fiilini kullanabiliriz!) "Vicdansiz evlat: Kardesine tecavüz ettigi için öz babasini öldürdü!" gibi haberlerle suç/suçlu tesbiti yapiliyorsa, memlekette bir seyler oluyor demektir.Memlekette birseyler olurken, çocuklarimiz elbette vurguna soyguna yönelecek; rüsve yemeyi tabii sayacak; kadin tacirligi yapmayi vergi rekortmenligine (!) ulastirdigi için "itibarli meslek" bilecek...

Efendiler!

Ya çocuklarimiza Türk ve Íslâm tarihinden büyük sahsiyetleri tanitarak sevdirelim, ya da "büyüyünce ne olmak istiyorsun?" sorusunu sormayalim..

(Ülkücüye Mektup)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder