29 Ocak 2008 Salı

İstenirse Olur

Sevgili ülküdasim,

Allah'in sanli elçisi karanligi dagitmaya basladiginda tek basinaydi. Ínsanligi sönmez bir nura, benzeri bulunmaz bir huzura götürecek olan rahmet ve cihat peygamberi, Rabbinden aldigi emri yerine getirmeye çalisirken büyük hakaretlere maruz kaldi; iskence edildi, sevenleri ile arasina duvarlar örülmek istendi, "yanliz" birakildi, suçlandi ama hiç yilmadi.

Yilmadi, çünkü bizzat Cenab-i Allah tarafindan vazifelendirilmisti ve Allah'imiz ona genis, korkusuz bir yürek; sonsuz bir mücadele azmi ve sarsilmaz bir iman vermisti. Küfür, yere batmak üzere olan saltanatini kurtarabilmek ve insan haysiyetine yarasmayan düzenini sürdürebilmek için ona Arabistan'in en güzel kizlarini sundu, ebedî bir krallik ve sayilmiyacak ölçüde servet teklif etti. O bunlarin hiç birini kabul etmedi.

Etmedi, çünkü "bir eline ay, diger eline günes konulsa" dahi asla vazgeçmiyecegi bir "hak davasi" vardi. Biliyordu ki; "Allah, mutlaka nurunu tamamliyacakti!"Mekke halki onu "emin" olarak tanirken, "cehennemden cennete" daveti karsisinda "bizi bunun için mi çagirdin!"diyebildi. Hatta akrabalari bile. Âlemlerin iftihari olan Efendimiz belki üzülüyordu ama, asla ümitsizlige düsmüyordu. Biliyordu ki, Rabbi onu yardimsiz birakmayacak ve mutlaka bir zafere erisecekti. Kadinlardan Hz. Hatice, zenginlerden Hz. Ebubekir, kölelerden Hz. Zeyd, çocuklardan Hz. Ali (Allah hepisinden razi olsun) ile basliyan iman hareketi, kirkinci müslüman Hz. Ömer (r.a) ile birlikte "kuvveden fiile" dönüstü. Teblig ve cihad hiz kazandi. Neticede, söylemesi dile kolay olan çetin bir mücadeleden sonra Íslâm, cihana yayilmaya basladi. Cihana ve gönüllere.

Kiliciyla Halidler, mailiyla Ebubekirler, caniyla Sümeyyeler, ilmiyle Aliler, sanatiyla Hasanlar, dirençleriyle Bilâller, Salmanlar, Talhalar genisletmisti bu kutlu yolu.Müslümanlar Íslâmdan uzaklastikça kâfirlerin güdümüne girdiler. Aziz iken zelil oldular. Kuran ve Sünneten uzak olan bir ümmet, Kuran ve Sünnete düsman olan baska bir ümmet tarafindan ezildi, ezildi. Öyle ki, Kfür, kendisini "hak" olarak kabul ettirdi.

Sevgili gönüldasim,

Bunlari hatirlatmakta ki gayem, içinde bulundugumuz sartlarin tahlilini yapabilmek içindir.Gayreti rafa kaldirip sadece tevekküle siginirsak ellerimiz bögrümüzde kalamaya devam ederiz. Türk milliyetçisi oldugumuz için milletimizi; müslüman oldugumuz için bütün Íslâm ümmetini içine alan bir hamleyle çagi kusatmaliyiz.

Ülküdasim,

"Allah'in Resülünde sizin için güzel örenkler vardir" mealindeki Ahzap suresi 21.ayetini ölçü alirsak nice zorlugu kolaylikle altederiz. Resulullah, bazi "millet kaçaklari" nin iddalarinin aksine "müslümanin din kardesleri için çalismasiyla beraber kendi kavimlerinin mefaatine gayret göstermelerini" de emir buyurmuslardir. Bunun için biz Türk-Íslâm Ülkücüleri, "dünyanin neresinde olursa olsun bir müslüman ayagina batan dikenin acisini hisstmis", "sizin hayriliniz kötü olmayan islerde asiretini, kavmini müdafa edendir" kutlu Peygamber buyruguna uyarak yüce milletimizi korumaya calismisizdir.

Müslüman kâfirden; Türk'e Türk olmayandan bir fayda gelmedigi bu dünyada üzülerek söyliyelim ki, müslümanin müslümandan, Türk'ün Türk'ten sadece uzaklasmakla kalmayip bir birine hasim olduklarini görüyoruz. "Ímamesi" kaybolmus bir tesbih; kumandani ve bütün kurmaylari düsmana esir düsmüs bir ordu gibiyiz.Paramparça olmus Íslâm âleminin içinden "dirilis sancilari" nin duyulmasi bizi az da olsa ferahlandiriyor. Bu itibarla biz diyoruz ki: "Müslümanlar hem dinleri hem de millî kültürleriyle, <> karsi bir üstünlük saglamak istiyorlarsa önce kendi ayaklari üzerinde durmayi ögrenmeli, daha sonra siyasî, askerî, ekonomik isbirligine girmelidir."

Türk milliyetçilerinin kisa vadede gayesi, Türk milletini mutlu, varlikli; Türkiye Cumhuruyeti Devleti'ni güçlü kilmak" olduguna göre, bu ugurda her türlü engeli asacak bir azme sahip olmaliyiz. Sapik bir "ümmetçilik" anlayisi ugruna milletimizden, sakat bir "milliyetçilik" anlasiyla dadindaslarimizdan uzak kalmaliyiz.

Biz Türkiye'de Türk milletinin kültürüyle iktidar olmasini "arzu etmiyor" , bunun gerçeklesmesi için çalisiyoruz. Bu topraklar üzerinde Türklügün yasamasindan rahatsizlik duyanlar, Türk'e yeni bir din, yeni bir milliyet tayin edenler elbette "Türkçülük'ten rahatsiz olacak ve buna çesitli "kilik"larla saldiracaklardir. Türk'ün kendi vataninda iktidar olmasinin yolunu tikamaya çalisanlara karsi en büyük silahimiz, millî kimligimizin yasatilmasi için gayret eden Türk milliyetçiliginin yegane siyasî organi Milliyetçi Hareket Partisi'ni iktidara tasimaktir.

Dün "tek" basina kutlu bir "savasa"giren Alparslan Türkes, bugün milyonlara erisen bir fikir, iman veaksiyon hareketi meydana getirmistir. Ayna kadro Cenab-i Allah'in iziniyle ve milletinden aldigi destekle Türk'ün cihan hakimiyetinin yeniden baslaticisi olackatir.

Daha dün millî meselelerde "duyarsiz" kalan bir halk, bugün "içindeki devi uyandirmissa" bunda Milliyetçi-Ülkücü hareketin büyük rolü vardir. Íste bizim en büyük eksikligimiz, bu "milli hassasiyete ulasan" milyonlarca insani ayni çati altinda toplayamamamizdir.

Aci ama gerçek bu!
Hep halkin bize gelmesini bekledik."Ekran ve sayfalar bize kapali" diye sikâyet ettik ama, insanimizin kapisini çalip "bir aci kahvesini" içmedik.Kendi insanimiza kendimize anlatmayi hep bazi arkadaslarimiza havale ettik.Hiç bir insanimizi hor görmedik fakat, "böylesine mukaddes bir ülküye sahip olmamiza ragmen bizi niçin yanliz birakiyorlar" diye içten içe kizdik onlara. Halkimiza kendimize tam olarak anlatamadigimiz için, bizi sadece kominizme karsi bir tepki hareketi zannetmelerine içerlemeye hakkimiz olmadigi halde onlara sitem ettik.

"Vatanin ve milletin bölünmez bütünlügü" konusunda zerre kadar taviz vermiyecek bir yapiya sahip oldugumuzdan baska hangi özelligimizi gösterdik halkimiza?!

Dürüstlügümüze ve ahlâkimiza sahit olan insanimiza; özellestirmeden sosyal güvenlik sistemine ; tarim kentlerinden, isçinin fabrikaya ortak olma projesine; sanayilesme v etarim forumlarindan orta ögretimde Kuran-i Kerim'in mecburî ders olarak okutulmasina kadar pek çok hususta Milliyetçi Hareket'in görüslerini arzedebildik mi?!

Ülküdasim,

Yine de halk bize geliyor. Bütün Türk milleti bizimle hareket etmeye hazir. Yeter ki biz milliyetçi çizgiyi iyi kavrayalim ve dogru anlatalim. Allah Resulünün yaptigi gibi her türlü zorluga ragmen yilmadan, geri adim atmadan mücadeleye devam!

Muhabbetle Kucaklarim
Allah'a emanet ol!

(Ülkücüye Mektuplar)

Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder