3 Şubat 2008 Pazar

Kongre Gülleri

Degerli kardesim, can ülküdasim,
Bu ay basinda sana yazdigim mektupta, "Milliyetçi Hareket'in büyük güç kazanmakta oldugunu, ayni zamanda birligimizi bozmaya yönelik oyunlara karsi dikkat etmemiz gerektigini" isaret etmistim. Bu mektubuma verdigin karsilikta "Bu oyunlarin neler oldugunu, konuyu biraz daha açik sekilde yazmami" istemissin.

Sevgili kardesim, biliyorsun bazi seyleri tenkit ederken hareketimize zarar vermemesine hassasiyet gösteriyoruz. Bugün hemen hemen toplumun her kesminden Milliyetçi Hareket'e akin var. Parti gerek Büyük Millet Meclisi'nde gerekse vatandas nezninde itibarini artirmaktadir. Millet MHP gerçegini gördü. Yapilacak ilk genel seçimde iktidar olacaktir. Íktidara giden bir hareketin yelpazeyi genis tutmasi da muhakkaktir. Íste bu anlamda partimize iltihaklar yapilmaktadir. Çesitli partilerde görev alan pek çok gönüldasimiz fiilen MHP çatisi altinda toplanmaktadir. "yuvaya dön" çagrisi büyük ölçüde kabul görmüstür. Buraya kadar her sey normal olmasina normal de bazi art niyetlilerin de açik kapidan sizmasi ihtimal dahilindedir. Bu art niyetliler kim olabilir? Tabii ki, her geleni "kavun gibi koklamamiz" mümkün degildir. Biz bugün için onlarin beyanlarina göre hareket etmek mecburiyetindeyiz.

"Kardesim, sen yillardir su partide aleyhimize çalistin!" diyemeyiz. Çünkü artik geçmisine bir çizgi çekerek bizim saflarimiza Milliyetçi Türkiye'nin kurulmasi için çalisacaklarini söylüyorlar. Partimizin ilçe, il ve genel merkezindeki yetki sahipleri, harekete katilan isim yapmis kisiler hakkinda son sözü söyleyecektir. En iyi degerlendirme bu yetkili kurullarda yapilmaktadir. Gelenlerin samimiyet derecesi mutlaka bu yetkili organlarca arastirilmaktadir. Bazi il ve ilçelerde kongreler yapilmakta, bu kongrelerin bazilarina tabii olarak birden fazla kisi aday olmaktadir. Aday sayisinin çok olmasi rekabet imkâni saglamak açisindan faydalidir. Rekabet daha fazla çalismayi gerektirir. Bu da seçim yapilacak merkezlerde devamli canli kalmayi saglar.

Biliyorsun, bizim kongremizde "kaybeden" yoktur. Herkes "kazanir". Fakat aci olan bir sey vardir ki, bunu görmemezlikten gelemeyiz: Sayilari az da olsa nefsini, davasina tercih eden bir takim kartvizit ülkücüleri "ben olmazsam olmaz" havasina girmektedir. Gayesi Hareketi degil kendisini bir yerlere getirmek olan bu zavallilar, kongre zamanlarinda ortaya çimakta adeta "kanarya sevenler dernegi"nin yönetimine girecek gibi kulis faaliyeti yapmaktadir. Karsisindakinin delege delege dolasarak "ben söyleyim, o böyledir" propagandasina tenezzül etmektedir. Ülkücü- Milliyetçi Hareket'in teskilat baskanligina soyunanlar herseyden önce temiz bir maziye sahip olmalidir. Lider-Dava-Teskilat esaslarini bugün kabul eden bir insan, yarin baskanliga aday olabilir, ancak bu "altin üçgen"e ülkücülük adina ihanet etmis olanlarin oturup iyice düsünmesi gerekir.

"Özür dilerim, yanlis yapmistim. Simdi anasindan yeni dogmus bir çocuk gibi saf olarak araniza kabulümü bekliyorum..." diyene gönül dolusu "hosgeldin"den baska lafimiz olamaz. Fakat iki lafindan biri Türkes ve MHP düsmanligi ile dolu olan karanlik kisilerin yörüngesindeki kisilere detemkinli davranmamizdan daha tabii birsey yoktur. Bir zamanlar adini, nüfuzunu kullanarak MHP'li milletvekili ve belediye baskani adaylarinin karsisina dikilen; egilip bükülmemis ülküdaslarimizin birçok oyla seçim kaybetmelerine sebep olan iyi gün "ülkücülerinin"kongre zamanlarinda ortaya çikmasini endiseyle takip ediyoruz. Yukarida dedigim gibi Milliyetçi Hareket'i daha ilerilere götürmek, Üç Hilal'i daha yükseklere çikartmak isteyen her ülkücü baskanliga talip olabilir. Bu ugurda "mesru" olarak mücadele edebilir...

Kendisiyle bir baska gönüldasinin kazanmasi arasinda fark görmez. Yine her ülkücü iyi bir "bas"a sahip olmak ister. Bu basin adi hiç bir saibeye bulasmamis, Hareket aleyhine çalisan odaklarin arasinda geçmemis olmalidir. Daha düne kadar MHP'nin güçlenmesini kendi sonu olarak gören partilerin güdümünde hareket eden, o partiler için üye kaydi yarisina girenler hak ettigi cevabi uyanik ve yüksek anlayis sahibi delegelerden alacaktir. MHP'liler kimin dost, komon düsman oldugunu bundan evvel yasadiklari aci tecrübeler sayesinde ögrenmistir. "Isirildigi bir delige ikinci defa el somayacak kadar" feraset sahibi olan ülkücüleri hamasî nutuklarla kandirmak mümkün degildir.
"Dün olan sey, bugün de olabilir" matigiyla hareket edecek olursak, diyebiliriz ki, "dün bu serefli harekete ihanet edenler, yarin da ayni hareketi tekrarliyabilir!"

Yigit ülküdasim, "amma da avhamlisin. Olaya bir de olumlu açidan bak: Mazide çirkin davranislar gösteren birisi, bgün iyi niyetlerle aramiza katilabilir. Bu durumda güç artiririz..." diyebilirsin. Bu noktada seninle hemfikirim lakin, sen de bilirsin ki, "seb kaynamakla olurmu seker, soyunu bildigim soyuna çeker" diye bir sözümüz vardir. Nasil bir karektere sahip oldugunu iyi bildigimiz insanlarin ülkücü hareket'te yöneticilige oynamasina itiraz ediyoruz. Tabii ki, son söz delegelerin ve teskilat otoritesinindir. Biz teskilata ve davaya zarar vermeyecek sekilde bahsettigimiz tiplerin zihniyet portresini çizmekteyiz.

Zafer günesinin dogmak üzere oldugu su günlerde hiç bir gölgeye tahammül edemeyiz. Kaybedecek ne bir gönüldasimiz ne bir saniyemiz vardir.Milliyetçi Hareket'in yönetim kadrosunda görev almak isteyenler bu suurda olmalidir. Agabeycilik, adamcilik" yerine davanin selametini düsünen insanlara "evet" demeliyiz. Ísaret ettigim parazitler ayiklandiktan sonra davaya daha çok hizmet edecegine emin oldugumuz; karanlik kisi ve kuruluslarla hiçbir sekilde isbirligine girmemis ülküdaslarimizdan birine "emaneti teslim etmeliyiz."

Ülkücüye Mektuplar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder