9 Şubat 2008 Cumartesi

Türkiye’de Müslüman Türk Olmak

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletine kendini adamış, ömrü boyunca bu uğurda mücadele etmiş, Başbuğumuz Alpaslan Türkeş tarafından kurulmuş ve Müslüman Türk milleti için çalışan ve bunun cefasını çeken bir partidir. Ama maalesef Türkiye’miz öyle vahim bir hale getirildi ki, kendi ülkelerinde Türk milliyetçileri dinlerini ve milliyetlerini savunmak zorunda kalmaktadır. Peki, kimlere karşı? Yine bu ülkede yaşayan ama bu ülkeye dair hiçbir değeri benimsemek istemeyen, Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletine haiz olmayan, bu ülkeye ve bu millete kendini yabancı hisseden insanlara karşı.

Özellikle son yıllarda gündeme gelen ve tartışılan konuların en başında gelen ve halen gündemin birinci maddesi olan “başörtüsü” konusu Milliyetçi Hareket Partisinin çabalarıyla çözüme kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu yolda, at gözlüğü takmış ve bu at gözlüğünü çıkarmak istemeyen kimi zihniyetler buna mani olmaya çalışmaktadır.

Bu zihniyet, başörtüsünün bir Arap kültürü olduğunu ve Milliyetçi Hareket Partisinin de Arap kültürünü savunduğunu iddia edecek kadar da cahil bir zihniyettir. Onlar ki; kisve olarak kullandıkları Atatürk ve ilkelerini kendi zihinleri ve hayal dünyaları çerçevesine oturtmuş ülkelerinin ve milletlerinin temel değerlerinin farkında olmayan insanlardır.

Bu millete yabancı, Batıdan alınma fikirleri bu ülkeye yamamaya kalkarlar, Türk kültürü deyince de ; “modası geçmiş bunların, modernleşin artık” derler.

İslam’a düşmandırlar, başörtüsü rejimi yıkar derler ama kendileri her türlü ahlaksızlığı yaparlar.

Bunlar, bu ülke ve bu millet için canını ortaya koyarak mücadele eden Ülkücülere emperyalist uşağı derler, ama batının karşısında el pençe divan dururlar.

Demokrasi, insan hakları derler ama zulüm altında olan kendi medeniyetine mensup insanları görmezden gelirler

Avrupa’ya giderler Türkiye’yi şikâyet edip aydın olurlar, Türk Milletine iftira edip Nobel ödülü alırlar.

Bunlar seçim otobüslerine başörtülü bayan resmi koyarlar, Anadolu’da Şeyh Edebali’den dem vururlar “başörtülü hanımlar bizim de kardeşimizdir” derler, mesele çözüme gelince de rejim tehlikede, başörtüsü kabul edilemez derler

Daha dün Atatürk’ün rejimine karşı komünist devrim yapmaya kalkarlar Sovyetler Birliği yıkılınca da boşlukta kalırlar, birden bire saf Atatürkçü olurlar, ellerini kanlarına bulayarak şehit ettikleri milliyetçiler olunca da, milliyetçi kavramını kullanamayacaklarını bildiklerinden ulusalcı oluverirler

Bunlar, Atatürk ilkeleri zedeleniyor, irtica geliyor, rejim elden gidiyor derler, ama her türlü bölücülüğü kendileri yaparlar.

Şimdi bu insanlara, faydasının dokunup dokunmayacağını bilmeyerek, gerçek Atatürk’ü ve İslam dini hakkındaki hassasiyetini ve düşüncelerinin bir parçasını, Atatürk’ün kendi sözleriyle bir olaya dayanarak ortaya koymak istiyorum;

Türkiye cumhuriyetinin kurulduğu gün, yani 29 Ekim 1923 günü bir resepsiyonda Fransız gazeteci Magrice Perno, Atatürk’ün İslam dini ve siyaset hakkındaki görüşlerini merak eder ve sorar;

M. Perno: Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?

Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz."

M. Perno: Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?

Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Hâlbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun'i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkûm etmişler demektir. Onları kurtaracağız."

Şimdi bu sözleri söyleyen Atatürk ile bu zihniyetteki insanların Atatürk’ü aynı mı, yoksa biz mi yanılıyoruz?

Türkiye’de Müslüman Türk olmanın bedeli bunlar mıdır?

Takdir Türk milletinindir…

Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!

Bekir Alim / Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Merkezi Eğitim Masası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder