18 Şubat 2008 Pazartesi

MHP Düşmanlığı Ortak Görevleri

“Bir yengece, doğru yürümesini asla öğretemezsiniz.”

Aristoteles’e ait bu sözden yola çıkarak, medyada MHP düşmanlığını meslek edinmiş kişilerin, bu konuda asla iflah olmayacaklarını ve kesinlikle bu histeri halindeki düşmanlıklarından vazgeçmeyeceklerini söylemek mümkündür.

Medyadaki bazı yazar ve yorumcular, belli bir müddet histerilerini bastırmaya çalışsalar da, nöbetlerinin ne zaman gelip, kriz haline dönüşeceğini kestirmek mümkün olmamaktadır.

Ama bu kadar yaşanan tecrübe göstermiştir ki, MHP bunların beyninde kesinlikle öncelikli düşmandır. Yeter ki, bu düşmanlığı harekete geçirecek sebepler oluşsun, onlar bu manadaki kabiliyetlerini gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında sergilemekten geri kalmamaktadırlar.

Bu köşeden kaç gündür, bu koronun mensuplarını bazen tek tek, bazen ikişerli-üçerli bir şekilde deşifre etmekteyim…

Bu kişileri, her konuda samimiyetsiz ama milletin milli ve manevi değerlerine saldırılar konusunda ortak noktada buluşan kişiler olarak görmekteyiz…

Milli ve manevi değerlerin koruyucu zırhı, milleti millet yapan unsurların yegâne eylem ve söylem olarak koruyucusu olan MHP, bu kişiler için yıllardır ortak düşmandır.

Bu MHP düşmanları için sağ ya da sol diye bir kavram kesinlikle söz konusu değildir. MHP’ye saldırı ekseninde her türlü kimlik ve kişilikte buluşabiliyorlar.

22 Temmuz seçimleri ve özellikle MHP’nin başörtüsü yasağı konusunda çözüme yönelik belirleyici tavrı sonrası, bir saldırı furyası başlamıştır.

Milli ve manevi değerlerle kim kavgalı ise kesinlikle MHP’ye de düşmanlığını yansıtmak zorunda ve bu şekilde tatmin olmaktadır.

Bu adamların genetiğini sanki MHP alerjisi ve düşmanlığı kaplamış durumdadır.

Bu zihinsel genetiği bozulmuş olanları, bu köşede zaman zaman sizlere çok yakından tanıttığım kanısındayım.

Gelin şimdi, MHP’ye saldırı ekseninde buluşan bazılarının kimlik, kişilik ve karakterlerini yansıtan özelliklerine bir projektör tutalım…

Mesela çok sık bir şekilde yayın grubu değiştiren, her değişiminde bir önceki patronunun ve yayın grubunun sırlarını yeni patronuna ve kamuoyuna aktaran Fatih Altaylı bunlardan biridir ve radikal derecede MHP düşmanıdır. Ben Fatih Altaylı’yı bildim bileli MHP’ye olan kinini, nefretini hiç eksik etmez… Hangi yayın grubuna geçerse geçsin, bu düşmanlığı asla değişmez…

Bu yüzden Fatih Altaylı’nın MHP’ye yönelik hezeyanlarına defalarca bu köşeden cevap verdim. Fatih Altaylı, MHP düşmanlığında listenin üst sıralarını zorlamakta ama medya ahlakı konusunda da en alt sıralarda yer almaktadır.

Bu eksenin isimlerinden biri de, şimdi milletin muhafazakâr değerlerinden uzak bir televizyon kanalında(ART), Mustafa Balbay’la birlikte ekranları süsleyen ve ara sıra kendisi ile yapılan söyleşilerde MHP düşmanlığı yaparak, liste içinde atak yapmaya çalışan Emin Çölaşan’dır.

Uzun yıllar bir yayın organında çalışarak itibarını, şöhretini ve servetini kazandığı patronuna, herhangi bir sebeple oradan ayrıldıktan sonra kin kusan, eski patronunun açıklarını ayrıldıktan hemen sonra kamuoyu ile paylaşan Emin Çölaşan ve benzerleri de, MHP’ye düşman koronun assolisti gibi nakaratlar dillendirmektedirler.

Emin Çölaşan, MHP düşmanlığı yapmadan önce, kalem ahlakını bu konuda korumalı ve bir zamanlar ekmek yediği patronunun özel görüşmelerini kamuoyuna aktaran dekoder gibi davranmamalıdır. Bu yazarın karakterini gösteren bir durumdur çünkü…

MHP düşmanlığı içinde birde, Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi şahsiyetlere geçmişte danışmanlık, basın müşavirliği yapıp, sonra hatıraları, sırları kitaplaştırıp, para kazanan Cüneyt Arcayürek gibi tiplerde, bu eksende rol sahibi olarak yerlerini almışlardır. O da gazete köşesinden MHP düşmanı koro içinde nasıl “öne çıkarım” derdindedir.

Geçmişte Bekaa Vadisi’ne gidip,(AB)-(D)ullah Öcalan’a gül uzatan, PKK’ya koalisyon teklif eden, "Kürt sorununa çözüm demokratik, federal, emekçi cumhuriyetidir. Türk milliyetçisi ve piyasacı düzen partileri Kürt illerinde iflas etti” diyen ve şimdi sözde Ulusalcı olanlar (Doğu Perinçek gibi)”MHP düşmanlığında en başaralı ben olacağım” diyerek, bu eksende en fazla ses çıkan ve yayın organlarını bu düşmanlık için dizayn edenler olmaktadır.

Sağ ve Sol ideolojilerde dava ve kavga adamı olarak şöhret
bulanlar ve 12 Eylül sonrası döneklik mertebesine ulaşarak yeni sıfatlar kazananlar (Karen Fogg'un çocukları, 2.Cumhuriyetçiler, Masonlar, ABD ve AB’ciler, Yeni Liberaller; M.Ali Birand, Hasan Cemal, Yalçın Doğan, Taha Akyol gibi) MHP düşmanlığında, televizyon ekranlarını ve gazete köşelerini mevzi olarak kullanmaktadırlar…

Bu saydığımız kişilerin ideolojik ve siyasi kıbleleri neresi olursa olsun MHP düşmanlığında yan yana gelebilmektedirler.

MHP düşmanlığında, sembol isim olarak zikrettiğimiz bu kişiler, kendi aralarında kanlı-bıçaklı olsalar bile, MHP düşmanlığında dost birliktelikler sergilemekte beis görmemektedirler.

MHP’ye düşmanlık konusunda böylesi birliktelikleri görünce aklıma hep şu Uygur atasözü gelmektedir: Köyün çomarları, birbirine küs olsalar da Kurdu görünce birleşirler.

Türk milliyetçileri, tescilli MHP düşmanlarının tahriki, saldırısı, fitnesi karşısında çok dikkatli olmalıdır. Bunları tanıyıcı-tanıtıcı tüm beyin hücrelerini açmalıdırlar.

MHP, inançları ve ülküleri ışığında Türk milleti ile bütünleşerek doğru hamleleri yapmaktadır.

MHP’nin milli ve manevi değerlere sahip çıkmasını, kendi ideolojik takıntıları, menfaatleri, hastalıkları ve düşmanlıkları ölçüsünde değerlendiren yazar ve yorumcular, ne yaparsa yapsınlar, bu bütünleşmeyi engelleyecek güçleri, destekleri yoktur…

Bu sembol isimlerini bahsettiğimiz yazar ve yorumcuların asla, düzelmesini, objektif olmasını, milletin milli ve manevi değerlerine saygılı olmasını, MHP düşmanlıklarını bırakmalarını beklemiyoruz… Bunun gerçekleşmesinin bir mucize olacağını biliyoruz.

Önemli olan bunların niyetini, amacını bilerek muhatap olmaktır.

MHP’ye saldırı ekseninde buluşan yazar ve yorumculara dikkat etmek, kısa ve öz Türkiye’nin varlığını korumak demektir.

Yıldıray ÇİÇEK / Ortadoğu Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder