23 Şubat 2008 Cumartesi

Prozac Toplumu

1983 ve sonrası benzer bir dönem geçiriyoruz. Ara rejimler ya da yönetim sorunlarının olduğu dönemler sonrası ortaya çıkan rant yumağı partilerin bir yenisinin siyasi arenada salınımı ve yıkıcı etkileri ile tekrar karşı karşıyayız.

Kısa adı AKP olan, başlangıcı malum, gidişatı belirsiz, sonu felaket partinin toplum üzerindeki tahribatının kısmen perdelendiğini, gösterilmemeye çalışıldığının farkındayız.

Topluma bu perdelemeyi yapan esas unsur bugün itibariyle mütareke basınıdır. Özgür, çağdaş, dik harflerin yerini artık bağımlı, korkak, yanlış harfler almıştır. Toplumu uyuşturan aşırı iyimser havanın dozu, yaratılan bilgi kirliliği ile doğru orantılıdır. Günübirlik kaygıları gideremeyen insanların tepkileri arttıkça, doz artmakta, yoğun propaganda ile iyimserlik hava dalgası genişletilmeye çalışılmaktadır. Burada göz ardı edilen nokta ise “iyimserlik” olgusunun bumerang etkisidir. Aşırı bir güçle fırlatılan iyimserlik bumerangı nasıl olsa hedefinin nihayetinde sadece “hava” ile temas edecek ve sahibine geri dönecektir.

Her benzer dönemde, özellikle ANAP döneminde bunlar yaşanmıştır ve şüphesiz yine yaşanacaktır. Dışa bağımlı siyasi iktidarların, dışardan uygulanan baskı ile içerden gelen demokratik, laik ve sosyal talepler karşısında sıkışması ve işlevsiz hale gelmesi kaçınılmazdır. AKP iktidarı da gün gelecek yıpranacaktır, misyonunu tamamlayacak ve parçalanacaktır.

Burada karşımıza iki önemli sorun çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, böyle bir çöküşte yerine kim ya da daha doğrusu hangi siyasi parti gelecektir. İkinci ise yaşanılan bu zaman diliminde Türkiye’nin uğradığı zafiyet ve Türk Milleti’nin çektiği sıkıntılar nasıl telafi edilecektir.
Bu son görüldüğünden olsa gerek, bugünlerde siyaset artığı yedeklerin harekete geçtikleri görülmektedir. Eskiden bulundukları siyasi partileri ve geldikleri siyasi gelenekleri umursamayanlar, yeni bir rant yumağının uçlarını vermektedirler. ANAP’ın yıpranacağını bildikleri için DYP’yi hazır tutan, DYP’den sonra insanların dini duygularının istismarı ile RP’ye suni zafer yaşatanlar, RP’nin de yıpranacağını bildikleri için misyonunu tamamlar tamamlamaz AKP’yi bir anda ortaya çıkaranlar, AKP’nin de yıpranacağını bildikleri için yedek kulübesine aldıkları “Şener” kartını göstermeye başlamışlardır.

Aslında AKP de yıprandığının farkındadır. Çöküşün başladığının farkındadır. “İyimserlik” bumerangının döndüğünün ve “ekonomi” ile vurulacağının farkındadır. Tek sorun ikinci dönem daha yeni başladığı için “hadi bize müsaade” tavrı takınamamalarıdır. Birilerinin de “git” deme zamanı değildir. O halde yapılacak son bir şey vardır. Vuruşarak çekilmek…

Geldikleri günden beri zaten kavgalı oldukları “Devlet” ile tekrar gerilmek, kurumlar ile tekrar sürtüşmek, muhalefet ile diyalogu koparmak, iktidara gelirken kullandığı dini tema ve istismar konularını tekrar ön plana çıkartmak… Tüm bunlar vuruşarak çekilme taktiğinden başka bir şey değildir. İkinci bir mazlum rolünün alt yapı hazırlıklarıdır.

Gelelim ikinci konuya. AKP ile geçen bu zaman diliminin etkileri nasıl bertaraf edilecektir. Bu soruya verilecek cevap sadece bir zarar tazmini değil, Türkiye’yi ve Türk Milletini de bundan sonra ilelebet koruyacak bir çözüm önerisidir. Geçmişten gelen sorunları çözmenin, bugünü iyileştirmenin ve yarını şekillendirmenin tek bir yolu, tek bir adı vardır. Bunun yolu Türk Milliyetçiliğidir. Bunun adı Milliyetçi Hareket Partisidir.

Prozac, kullanıldığında rahatlık hissi veren, içerde mutluluk uyandıran, insanın dünyaya bakışını değiştiren, daha doğrusu bakar kör eden, etrafı umursamaz nazarlarla süzen insan haline getiren depresyon ilacıdır.

AKP iktidarı, iyimser yoğun bilgiyi –bir anlamda prozac- , kendine ait medya kurumları ile sürekli topluma vermiştir. Ancak her ilacın olduğu gibi bu ilacın da yan etkileri vardır. Bu ilaç baş ağrısı yapar. Dışardan sürekli direktif alanların yaşayacakları sıkıntı neticesinde yaşayacakları gibi bir baş ağrısıdır. Bu ilaç endişe hissi uyandırır. Yaratılan iyimser havanın bir anda dağılacağının anlaşılması üzerine duyulacak endişe gibidir. Bu ilaç sinirlilik, asabiyet yapar. Tıpkı bugünlerde RTE’nin yaşadığı sinirlilik ve asabiyet halleri gibidir. Bu ilaç anormal rüyalar gördürür. Sırt, eklem ve kas ağrıları yapar. En önemlisi ise kilo kaybettirir. Tıpkı bugün, Türkiye’nin her geçen saniye güç kaybettiği gibi, zayıflatır.

Bu halin sonlandırılması geçici değil, kalıcı çözüm ile olmalıdır. Bunun için kurucu ideolojiye tekrar dönülmeli, hasta, ehil ellere teslim edilmelidir.

2023’de Lider Ülke’nin Türkiye olması ancak böyle mümkündür.

2053’de Türkiye bu şekilde Süper Güç olabilir.

Ne Mutlu Türküm Diyene.

Kür Şad ÖZKAYNAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder